Tam 14 yıl olmuş yatağa bağlı bir yaşamla arkadaşlığı, sadece konuşabiliyor, yemek yiyebiliyor. Öncekiyıllarda zihni açık ve her şeyi hatırlayarak yerli yerinde konuşurmuş. Ama gittikçe hafızasının dazayıfladığını güç bela hatırlayarak konuştuğunu söyledi kızı.14 yıl önce eşi öldüğünde eşinin acısısımsıcakken taziye esnasında akrabalar arasında çıkan bir tartışma esnasında felç geçirerek yere

yığılmış ve o gün bugündür yatağa mahkum olarak yaşamaya başlamıştı. İlk zamanlar ölmeyi çokistemişti ama sonrasında durumuna alıştı ve sürekli hamd eden bir yaşama dönüştü günleri. Yataktasırt üstü elinde bir tespih, sürekli olarak o tespihini çekmekte ve usul usul Allah’ı zikretmekte.Başında beyaz bir tülbent, yüzüne baktığınızda bembeyaz nurlu bir yüz. Ve her gelenin duasındannasiplendiği biri haline gelmişti. En güzel duası “Allah’ım seni cennetine koysun”du. “Oğlum şu

halimden şikayetçi değilim, Allah’ın gücüne gitmesin.Allah’tan gelmiş beni yaratan dan ne diyeyim? Beni bunca yaşattı çocuklarımla beraber. Hala nefes alıyorum, çok şükür konuşuyorum, görüyorum.Duyuyorum” dedi. Sonra anlatmaya başlıyor:“oğlum benimde evim vardı, bahçem vardı, gider gelirdim,kimseyle kavgam yoktu. Şimdi de kimseye dargınlığım kırgınlığım yok zaten nasıl olsundu yatağa bağlıkımıldamadan duran bir bedenle. Bahçemi eker biçerdim neler olmazdı ki.Domates,biber,patlıcan

,patates,soğan neler neler, hemde bol bol olurdu.Hele o siyah büyük erikler oradan geçip te yemeyeni yoktur dur. Olmayanlara da verirdim verdikçe bereketlenirdi”diye iç geçirerek anlatıyor. Ya sonra şimdi kızının evinde kalıyor, kendi evi ise bomboş  ne emeklerleyaptıkları, güç bela parasını karşılayabildikleri evleri şimdi bomboştu. Sekiz çocuk yetiştirmişlerdi Rahmetlieşiyle. Ne zorluklarla, bir öğün tok bir öğün aç,elbise mi vardı bir büyüğünkini küçük olangiyerdi diyor. İşte böyle böyle büyümüşlerdi. Şimdi hiçbiri burada yoktu, hepsi başka memleketlerderızıklarının peşinden gittiler, durumları iyiydi ama baba ocağı öksüz kalmıştı. “Olsun dedi yine de

muhanete muhtaç olmasınlar da uzak olsunlar. Allah’ım onları cennetine koysun” dedi. Sonra tekrar boş ve kapalı olan evindeki hatıralarına döndü. “Biliyor musun pencerenin önünde saksılardafesleğenler yetiştirir, sardunyalar, yaprak güzelleri bir bilsen çocuk gibi bakardım onlara kokularısokaktan geçenlerin burunlarına koku  verirdi. İşte öyle yol kenarındaydı evimiz, hala öyleduruyor, akşam gün batımında yola bakan balkonda ikindi çayının tadına doyum olmazdı. Evin içi

çocuklarla cıvıl cıvıldı, oturacak yer bulamazdık, soframız fakirdi ama doluydu çatal, kaşıklar aynı tabağaaynı tepsiye değerdi. Şimdi o evde sadece sessizliğin sesi var” dedi. Durdu gözlerinden gözyaşlarısüzüldü .”Beni dinliyorsun ya Allah’ım seni cennetine koysun” dedi. Sonra devam etti derin bir offçekerek “benden daha kötü olan oğlumun durumu” dedi. En büyük oğlu evlenmemişti, bir türlü elli

yaşını geçmişti, evde durmuyor kardeşlerinin, bacılarının yanında dolaşarak zaman geçiriyordu. Artıkherkes sıkılmıştı bu durumdan, kimse evine almak istemiyordu. Haksızda sayılmazlardı eli ayağıtutuyordu, aklı yerindeydi, hasta değildi,” herhangi bir engeli de yoktu. Annelik böyle bir şey kendisininsadece kafası sağlam yine de oğlu elli yaşında da olsa ona acıyor hayatını sorun ediyordu. Kendiderdini unutmuş onu düşünüyordu. Oğlum, bu benim oğlanı askerde dövmüşler, bu da kafayı üşütmüş,ne olduysa ondan sonra oldu, evlenmedi, öyle kaldı. Evlenseydi şimdi yetişkin evlenecek yaştaçocukları olurdu” dedi.

Sonra “ne desek boş Allah’ım onu da öyle halk etmiş. Allah’ım onu dacennetine koysun” dedi. “Kederlerim içimden gitmiyor, derdime derman yok, şu bahar geldi geçiyor,ben oturup da şu karşı dağların yeşilini bile seyredemiyorum. Keşke ayağımda ayakkabım, üstümdeelbiseler olmasaydı da ben iki- üç adım ya da tek adım atabilseydim. Neyi vermezdim ki oğlum,oturmak için ayakta dimdik durmak için. Gideceğiniz yerlere gidin, gezin,ikram edin, hele içyüksünmeyin, erinmeyin. Allah’a ibadet edin kimseyi kırmayın öff bile demeyin.Yaşlı, hasta kim varsaziyaret edin. Kıymet yitirdikten sonra biliniyor, iş işten geçtikten sonra anlamayın kadir kıymeti. Yeryüzününnimetlerinin, gökyüzünün güzelliklerinin tadını çıkarın, doya doya seyredin” dedi. “Oğlum sen beni bugündinledin ya Allah seni cennetine koysun” dedi.