NATO biliyordu. ABD biliyordu, AB ülkeleri biliyordu, İsrail biliyordu!

Sadece biliyorlar mıydı?

Hayır! Bilfiil içinde idiler! Amaçları sıradan bir darbe değildi. Amaçları yalnızca Türkiye’yi işgal değildi!

15 Temmuz, topyekun İslam coğrafyasını tamamen ele geçirmek ve bütün Müslümanları köleleştirmek, Hristiyanlaştırmak ve hatta “dinsiz” bir Türkiye projesiydi…

Geçmiş bin yılda Müslümanlar tarafından sürekli mağlup edilen “Haçlı” güruhunun intikam projesiydi 15 Temmuz! (Bush’un 11 Eylül sonrası yaptığı açıklamaya bakabilirsiniz)

Bu iş için yetiştirdikleri “Ermeni babadan, Yahudi anadan” olma, Fetoş Gülen denilen kefere! Ve ona inanan hayvandan aşağı mankurt’larını piyasaya sürdüler. Alçaklardan birisi, (Kerem Balcı) ne diyordu o gece

“Cumhurbaşkanı halkı sokağa çağırmakla çok yanlış yapmış! Türk halkı bırakın tanklara, tüfeklere karşı koymayı, yerde yatmayı bile bilmez!”

Vay hain! Vay alçak! Vay it oğlu it! Vay satılmış köpek!

Bir şey bilmez dediği Türk halkı hainleri çok iyi biliyordu halbuki! Satılmış kancıkları! Ruhunu şeytana satmışları! Beynini haçlılara “İğfal” ettirmiş sapkınları ve haşhaşi tohumlarını çok iyi biliyordu!

ABD, İsrail ve avanesi, tam zafer naraları atacaklardı ki, hiç beklemedikleri bir reaksiyonla karşılaştılar. Halk karşı koyuyordu. Meydanlar dolmaya başlıyordu. Başkomutan “Meydanlara, havaalanlarına inin” emrini vermişti ve bu halk liderine sonuna kadar bağlıydı.

Lider “ Biz ölümüne” dedi, ve halk “Ölümüne” çıktı sokaklara, caddelere, meydanlara… Hep birlikte çıktık! Biz, hepimiz! O gece ölmeye çıktık biz! Ama kimimiz şehit olabildi. Dedim ya, “Lütuf” meselesi! İlahi lütuf…

O gece “Kadir gecesi” değildi, ama, Kahraman Türk milletinin destansı mücadelesi “Kadri yüksek” bir gece olarak kayıt altına aldı o geceyi…

Şehadete yürüyen 250 kahraman! Bedir, Uhud, Hendek ve Çanakkale şehitleriyle buluştular… Öyle bir şehitlik ki, herkese nasip olmayacak türden! Öyle bir şeref ki, herkese lütfedilmeyen…

Ne var ki, aradan tam bir yıl geçmesine rağmen, hezimeti yeniden fitneye dönüştürmek isteyen “Üst akıl” boş durmuyor! Hala yeni oyun kurma peşinde ve asla vazgeçmeyecekler!

Daha birkaç gün önce Başkomutana suikast timinde yer alan ve bir fare gibi çukurda aç perişan yakalanan “Hain oğlu hain! Alçak oğlu alçak!” Mahkeme salonuna İngilizce bir kelime olan “Hero” yani kahraman anlamına gelen bir tşört giyerek gelmeye cüret edebiliyor! İhanet şebekesinin Avukatlığını yapan birisi duruşmada Hakime dönerek “Bu kahramanları serbest bırakmanın zamanı gelmiştir” diyebilecek kadar çukurlaşabiliyorsa! 15 Temmuz bitmemiştir! Katil hainler için “Kahraman” ifadesini kullanan bu Avukat için acilen soruşturma açılmalıdır. Hemen gözaltına alınmalı ve Fetöcülerle birlikte yargılanmalıdır! Bu ne cüret!

Devletin her kademesinde halen sürüyle bulunan bu “Serengeti” kaçkınları bu cesareti nereden almaktadır? Bunun iki sebebi var.

1. Ağababaları ABD ve Hristiyan Batı tarafından verilen maddi, manevi ve lojistik destek.

2. Halen yargı aşamasından öte yol alınamamış olması. Birkaç hainin dışında mahkemeler bir sonuca gidemediler.

Buradan Mahkeme heyetine sesleniyorum! Bu hainler kameralar önünde halkı havadan bombalamadılar mı? Tanklarla insanlarımızı ezmediler mi? Erol ve Abdullah Tayyip Olçak’ı alçakça şehit etmediler mi? 250 vatan evladını hunharca katletmediler mi?

Bunların boynuna ilmiği geçirmek için neyi bekliyorsunuz sayın Hakimler? Ne diye şov yaptırırsınız bu Allahsız taifesine? Yahu bunların savunma hakkı falan yok! Neyi savunacaklar? Alçaklıklarını mı? İhanetlerini mi?

Sayın Başkomutanımız da söyledi “Türkiye’de hukuk olmasa idi, bu hainlerin her biri açılmış çukurlarda olurdu” diye. Evet! Biz adil bir milletiz, her şeye rağmen bu köpeklere savunma hakkı verdik, lakin bunu uzatmanın bir anlamı yok! Zira bu iş uzadıkça sulandırılmakta ve bu şeytanın dölleri kendilerini kahraman olarak lanse ederek kamuoyu oluşturma çabası gütmektedirler!

Şunu da söylemeliyim ki, Fetö cü hainlerin aileleri, duruşmalarda, bu alçakları alkışlayarak onlara motivasyon sağlamaktalar. Hele hele şehit yakınlarının karşısına geçip, şehitlerimizi ruhlarını incitecek şeyler söylemektelermiş! Bu ne hadsizlik! Bu ne alçaklık! Bu ne pişkinlik!

Eğer onlarda bir gram izzet, şeref, onur ve hatta namus var ise, bu hainleri evlatlıktan ve akrabalıktan reddeder ve bir daha isimlerini bile anmazlardı! Ama görülüyor ki, bunları yetiştiren ebeveynlerde en az bunlar kadar Terörist başı alçak kefere Fetoş muhabbetiyle yanıp tutuşmaktadırlar! Yuh olsun! Lanet olsun ve yazıklar olsun!

Utanıp yerin dibine girmeniz gerekirken hala bu alçak hainlere sahip çıkmak alçaklığın en büyüğüdür!

İdam konusunu artık gündeme getirmenin ve hatta bir an önce yasalaştırıp, uygulamanın tam zamanıdır. Zira bu alçaklar değneksiz köy bulmuş köpekler gibi “Nasılsa bir şey yapamazlar” motivasyonuyla her türlü ajitasyonu yapmaya devam ediyorlar. Fırsatını buldukları ilk anda yeniden bir darbe deneyeceklerdir.

İçimden bir ses,

”Bu hainlerin cezası anında ve olay mahallinde verilseydi! Kafalarına sıkıp bir çukura atılsaydı! Bir gece için de olsa “” Demokrasiyi rafa kaldırsaydık kıyamet mi kopacaktı? Diyor ama, diyemiyorum! Desem de diyemiyorum. Zira her şeye rağmen Adalet ve Hukuka inanıyorum. Hakimlerimizden ricam bir an önce bu ihanetin hükmünü vermeleridir.

“Zira geç gelen adalet, adalet değildir!”

 

Bir diğer konu ise, Vatan hainleri ve tecavüzcüler için “Tek tip” elbise uygulamasına geçilmelidir ve bu alçaklar duruşmalara elleri kelepçeli, ayakları prangalı getirilmelidir. Vatanı sat, ondan

sonra sanki kahraman gibi, grand tuvalet kravatını tak gel! Ne oluyoruz yahu! Pembe giydirin bu namusuzlara.