Siyasi partiler de, islamcı duruş aramak, "Dam da deve aramaktan başka birşey değildir!" Geçmişten günümüze siyaset arenasında yer alıp vatandaştan rağbet görerek, iktidar olamasa da, mecliste hatırı sayılır sandalyeye sahiplenip varlığını sürdüren partiler ve liderleri ,oy sayısını artirmak için günün şartlarına göre söylemler geliştirip vaziyet almışlar.

Ülkenin sosyolojik durumu, bölgelerin demografik yapısı ve yaşam biçimine göre seçim stratejisi ve söylemleri geliştirdiler. Eskiler iyi bilir. Merhum Demirel, Doğu illerine geldiğinde "İnşirah" suresineden ezber ettiği kısa bir kaç ayetle başlayan nutkunu "Allah'a emanet olun" diye bitirdiğinde yer gök "Mücahit Demirel" sesiyle inlerdi.

Ancak aynı Demirel, Avrupa'lı dostlarına "Ben sizin sadece fötr şapkanızı değil, bütün değerlerinizi taşırım" diye taahhütte bulunmuştu. Mesel ettiğim Demirel değil elbette. Muadili politikacılarda benzeri duruşla mevzilenirdi.

Aslında burada bir "Aldatan-Aldanan" silsilesinden ziyade, "olmasını istediği gibi görme" türünden bir yanılma söz konusudur. Zira, sistem ancak kendi kurallarına sadık kalmak koşuluyla siyaset yapmaya izin verir.

Hal böyle iken, muhafazakar kesimin beklentilerini karşılayabilecek bir manifesto hiçbir siyasi partinin karşılayabileceği bir misyon olmadı ve olmayacaktır. Bu bağlamda, siyasi partilerden beklenebilecek en doğru hareket, sistem dahilinde, insan hakları alanında yapabilecekleridir. Mesela; İnanç hürriyeti, düşünce özgürlüğü ve sair..Sosyal refahın eşit ve adil paylaşımı, adaletin herkese eşit uygulanması gibi.

Fazlası, hem siyasetçilere ve hem de bizatihi bekleyenlere zül olacaktır. Hülasa; "Dava partisi" tanımlamasın dan bir islami dava portresi çıkmaz. Zira dava bir sözcüktür. Önüne yada arkasına gelecek olan tamamlayıcı sıfat olmadan bir anlam ifade etmez. Tıpkı  politikacıların kurduğu cümlelerin arasına birkaç kelime islami slogan sıkıştırması gibi..