Yazının başlığından da anlaşıldığı üzere bugün güzel şeyler yazacaktım.

Daha doğrusu dünyanın kör numarasına yattığı Suriye’de Türkiye’nin yaptığı güzel hizmetleri yazacaktım.

Orada dünyaya insanlığı yeniden öğretmeye çalışan işleri yazacaktım.

Ama olmadı.

Her zaman tekrarlayıp durduğum bir söz var, “Ben zaman yoksunuyum”

Bugün de öyle oldu.

Üstelik hiç de iyi değilim.

Her kes koro şeklinde bunalımlar türküsünü söylüyor.

İster istemez bende etkileniyorum.

Kimse yapılanları beğenmiyor.

Söylenenleri ciddiye almıyor.

Çünkü kimse kimseyi duymuyor.

Herkes en karamsar ve bunalım dolu sözleri en yüksek sesle söylüyor.

Kendine değil, yanındakine bakıyor.

Kendi elindekini değil, başkasının elindekine göz dikiyor.

Kendisine verilenlere hamd ve şükür edeceğine, verilmeyenleri sorguluyor.

Bu yüzden herkesin üzerine büyük bir karamsarlık çöküyor.

Hal böyle olunca bende güzel şeyleri güzel zamanlara bırakmak zorunda kalıyorum.

Oysa ne diyordu Şair, “Önce içine dön adamım. Önce kendini, sonra başkasını gör. Kendini görmeyen başkasını nasıl görsün.

Dedim ya gerçekten güzel şeyler yazacaktım.

Şahit olduğum güzel işleri size anlatacaktım.

Kalbinizi ve ruhunuzu okşayacak haberlerden bahsedecektim.

Güzel insanların yıllardır durmadan, dinlenmeden yaptıkları fedakârlıklarını söyleyecektim.

Ama olmadı.

Bugün olmasa da önümüzdeki günlerde anlatacağım bunları.

Ben yazarken, siz okurken sevineceksiniz.

Rabbim kısmet ederse eğer.