Söze geldiğinde hepimiz çevreci ve doğasever hatta bu konularda örnek bireyleriz. Yeşile ve doğaya zarar vermek bir yana, attığımız her adım, yaptığımız her işte bu konularda ileriye dönük olumlu planlar yaparız.

Pratikte ise biraz işler söylediğimiz gibi gitmez. Bunu da hemen hepimiz biliriz.

Benzer işlerden biri olarak son dönemde şehrimizde büyük parklarda gördüğümüz bir garipliğe dikkat çekmek istiyorum.

Şehir merkezinde yer alan ve adeta akciğer mesabesinde oksijen üreten, dev parklarda yer alan asırlık ağaçların başına gelenleri şaşkınlık ve endişe ile izliyorum.

Her biri yaklaşık 30-40 metre boyunda ve bulundukları parklara, yaz sıcağında bir şemsiye gibi gölge sunan, rüzgarın ve iç açan serinliğin kaynağı bu muhteşem ağaçların boyunlarının vurulmasını anlamakta ve anlamlandırmak zorluk çekiyorum.

Geçen sonbahardan bu yana fark ettiğim bu kıyımın sebeplerini sorguladığımızda, belediyeden yapılan; “mahalle baskısı nedeniyle ertelenen gençleştirme işlemi” şeklinde bir açıklama geldi. Bu açıklamayı biraz araştırdığımızda, dünyanın hemen hiçbir yerinde ve hiçbir parkta bulunan ve meyvesi olmayan ağaçlara UYGULANMAYAN bir yöntem olduğunu gördüm.

Gençleştirme daha çok meyveli ağaçlara uygulanan ve verimi artırmaya yönelik bir adım iken, parklarda hemen her yerde ağaçların büyüklüğü ile gurur duyulduğuna şahit oldum.

Boyunları vurulan ağaçların neredeyse tamamının zamanla o kesilen kalın dalların yara iziniiyileştiremediği ve o noktalardan başlayan çürümenin on yıllar içinde ağacı tamamen yok ettiğinibilmek için çok çiftçilikten anlamaya gerek olmadığını düşünüyorum. Çiftçi bir ailenin çocuğu olduğum halde, bu gerçeği basit bir gözlemle herkesin görebileceğini biliyorum.

Vurulan o koca dalların yerleri asla iyileşmeyecek ve yaralar kapanmayacak! O ağaçlar ölüme mahkum edildiler! Bunu da yeşil bir şehir hedefleyen Büyükşehir belediyemiz yaptı ve hala yapmaya devam ediyor.

Parklarımızın bu güya gençleştirme sonucu kaybettikleri görüntü ve yeşilin yerini doldurması bir yana, çürüyecek ağaçların faillerini on yıllar sonra kimse hatırlamayacak bile belki de.

Yüzyıllardır büyüyen o ağaçların tekrar aynı duruma gelmesi kaç yıl alır, ya da geri dönmeleri mümkün olur mu bambaşka bir soru iken, kesilen dev dallardan elde edilen odunların nerede ve nasıl değerlendirildiğini sorgulamadan geçmek istemiyorum.

Sayın Büyükşehir yetkilileri hiç değilse bu odunların miktarını ve nerede değerlendirildiğini açıklayabilirler mi acaba?Zira ağaçları gençleştirmediklerini ve aslında ölüme mahkum ettiklerini anlamaları pek mümkün görünmüyor!

Bu benzersiz uygulamanın ağaçlara, çevreye ve o ağaçlarda bir habitat oluşturan kuşlara verdiği zararı nasılsa kimse araştırmayacak ve mahalle baskısı dediğimiz nedenle, kimse de çıkıp “ne yapıyorsunuz” diye sormayacak!

Bizim sesimiz de bu köşede silinip gidecek belki, ama yapılanı asla onaylamadığımızı ve verilen zararların vebalinin öyle ya da böyle sorumlularının boyunlarında olduğunu söylemeden geçemiyorum.

Emanetlerine sahip çıkanlardan olmanız dileğimle…