Klavye kahramanı parmaklardan kalem tutan, kağıtlara notlar yazan, yeri geldiğinde kitlelerin önünde konuşan kahramanlar çıkar mı? Ekrandan okuyacaksa neden olmasın.  Ekran olmadan soluk alamayan bir kuşak nasıl organik hayata taşınabilir? Teknoloji gün geçtikçe ailelerin görünür  bir bireyi gibi hem de el bebek gül bebek avuçlarımızda, cebimizde taşınarak.. Teknoloji hayatımıza bu kadar girmeden önce aile bireyleri birbiriyle daha çok vakit geçirirken şu anda neredeyse tüm aile bireyleri ekranların esiri olmuş durumda. Baş edilmez bir ebeveynlik kabusu ile karşı karşıyayız.

Evin içi dışarıya karşı her zaman mahremiyet savunmasıyla karşı koymuşken, geldiğimiz son nokta özellikle de akıllı telefonlarla dış dünyayı evin içine taşıyarak evin iç masumiyeti esir alınmış oldu. Ebeveyn denetiminden yoksun hatta ebeveynleri de kuşatan bir alan açıldı. Çocuklarımızı kimlerin aradığını, kimlerle mesajlaştıklarını kontrol etmek tamamen imkansızlaştı. Gerçek hayattaki zorbalıkta bir kişinin veya birkaç kişinin zorbalığına maruz kalan bireyler hakkında siber zorbalıkta (sanal) yazılan bir yazı ya da paylaşılan bir resim geniş kesimlerce görülebiliyor ve hafızalardan kolay kolay silinmiyor. Dijital dünyanın zorbalığı dışarıda, evin içinde, her yerde bizleri ve çocukları kuşatma altında tutuyor. Ve evin içinde de dışında da kaçacak bir alan  bırakmıyor.

Çocukların gelişimi için günlük hayatlarında hayal güçlerini kullanarak kurdukları oyunlar olmalıdır. (Steve Johnson) Hayaller hayatlarımızın yapı taşıdır, hayal kuran çocuk büyük bir duvar ustasıdır. Çocuklara hata yapma payı bırakmak bir sonraki parlak buluşa kapı aralar. Çocuklardaki yaratıcılık başkasının kurguladığı bir oyunu oynadığında değil, kendi oyununu kurduğunda gelişir. Ebeveynlerin mükemmeliyetçiliği çocukları hata yapmaktan korkar hale getiriyor. Çocukların ürettikleri şeylerden ziyade üretme süreçlerine odaklanmalı, böylelikle çocuklar hayal gücünden keyif almayı öğrenirler. Binasını kendi ördüğü gibi tuğlasını da kendi üretir.


Ekrandan öğrenmede bilgi depolanmıyor, yüzeysel bir şekilde hafızada yer alıyor. Mesela kitaplar kendisiyle beraber başka bir faaliyet yürütülmesine izin vermeyen bir objedir. Sizin dikkatinizi kendine mahkum kılar. İnternetten okuyarak öğrenme hakkında yapılan bir çalışmada bu şekilde öğrenmenin hafızayı olumsuz etkilediği internetten "Google"dan bilgiler kendisini hatırlatma konusunda  kendini zorlamazlar. Çünkü zihninin bir köşesinde bir tuşla aynı bilgiye tekrar ulaşma rahatlığı var. Kullanma zahmetine girilmeyen hafıza aynı zamanda tembelleşir.

Sosyalleşmenin tarifi değişmiş oldu böylelikle. Daha önce yüz yüze, yan yana gelerek sosyalleşirken şimdi dijital oyunlar üzerinden sosyalleşme ağları oluşturuluyor. Dijital dünyada popüler olmak ergenlere kendilerini çok iyi hissettirir. Ergenlerde çevrimiçi özgüven narsistlik duygusu yüksek olurken dışarıda çekingen ve bir o kadar da özgüvensizdirler. Gerçek hayatta yeterince zevk almayan çocuklar en kolay ulaşılabilir eğlence aracı olan dijital gerçekliğe yöneleceklerdir. Gençler normal hayatlarında ulaşamadıkları heyecan seviyesini sanal ama evden ulaşılması oldukça kolay bir ortamda yakalayabiliyorlar. İşte bütün bunlardan sonra salgın sürecinde çocukların ekran bağımlılığı sorunu okullar yüz yüze eğitime geçtiğinde daha da derinleştirecek çünkü sınıfta 40 dakika oturmak çocukları çok sıkacak. Dijital yoğunluk karşısındaki çocukta aşırı uyarılmadan dolayı dikkat süresinde daralma olacaktır. Teknoloji hayatımızı iyileştirdiği ve tamamladığı noktalarda değerlidir. İnternet üzerinden kurulan yakınlık insanî teması sıklaştırırken diğer yandan da sığlaştırıyor. Dijital dünyadaki acılar destekler, iyi dilekler bile sadece birkaç saniyeliğine var olabiliyor ve hemen tüketiliyor. Dijital dünyadaki arkadaşlıklarınız ve takipçileriniz ne kadar çok olursa olsun gerçek hayatta da o kadar yalnız kalırsınız.         

Empati hayatta kalmamız için vazgeçilmez bir araçtır, kendimizi bir başkasının yerine koyabilmemiz başkalarını da düşünebilmemizi ve çevremizdekilere daha çok yardım etmemizi sağlar. Empatinin en önemli noktaları ise karşımızdakinin yüz ifadesini okumak ve taklit etmektir. Bu durumu da sağlamak için yüzümüzü dijital ortamlardan  birbirimizin yüzünü görecek, birbirimizin sesini duyacağımız ortamlara çevirmeliyiz. Çocuklarımızı dijital annelerin emzirmesine müsaade etmemeliyiz. Göz ve ruh temasını korumak zorundayız sofrayı, sohbeti, aile sıcaklığını muhafaza etmek çocuklarımızı, ruhun emniyetini açık  denizlerde aramaktan koruyacaktır.

Aileyi diri tutarak her eylem çocukların gözünün ve gönlünün ekrandan aile fertlerine dönmesine vesile olacaktır. Konuşmayı kaybetmemeliyiz. Çocuklar en çok onlar bir şey anlatırken gözlerini cep telefonlarına kaçıran veya onları dinlermiş gibi yapıp dinlemeyen ebeveynlerden  inciniyor. Ne acıdır ki son derece yetenekli olan gençler, teknoloji ile oyalanmak için eğitim ve kariyer isteklerinden vazgeçiyorlar.

Kaynak: Dijital Çocuk (Kemal Sayar)