Başkan Erdoğan adaylarda görmek istediği kriterleri açıkladı. “Ehliyet ve liyakat”

Genel de tüm ülkeyi, özel de ise Gaziantep’i, henüz seçim havasın da görmüyorum. Belki zamanı değildir. Önce ki seçim dönemleriyle mukayese edildiğin de, seçimden aylar öncesinden ortaya çıkan adaylar şimdilik görünmüyor. Eski seçim heyecanı da yok. Keza, son Milletvekili seçimlerin de aday olanların, parti genel merkezlerinin, tabandan gelen seslere kulak tıkayıp bildiğini okuması üzerine siyasete küstükleri bir vakıadır!

Bu, şu demektir; Yıllardan bu yana partilerine destek veren, emek harcayıp, ter döken ve siyasetle iştigal ederek, günü geldiğin de hak ettiklerini düşündükleri mevkiden koltuk kapmak isteyen siyasetçilerin umudu kırıldı. Bir parti de yıllarca ön saflar da siyaset yaparak emek harcayan kişilerin, zamanı geldiğin de Milletvekili yada Belediye Başkanlığı gibi üst mevkileri hak ettiklerini düşünmeleri gayet doğal ve siyasetin fıtratına uygundur.

Siyaset ile hemhal olup, bu saha da iştigal edenlerin neredeyse tümünün, bu işi “Mübarek” cümlesinden sayması ve kendilerini de “Mübareklenmiş kişi, vatansever” gibi payelerle mücehhez kılmaları bir yana, Siyasete açılan pencereden bakanların gördüğü tek resim bu olmasa gerek! Bu işin sonun da makam, mevki, koltuk gibi nimetlerin de bulunması elbette eski bir deyişi bir kez daha haklı çıkartır. “Her nimet külfete tabidir”

İnsanlar, verdikleri emeğin karşılığını almak isterler. Başkalarında gördükleri “Kaftan” bir gün kendilerinin de omuzlarının üzerin de olsun diye hayal ederler. Bu gayet doğal ve hiç te acayip bir arzu değildir.

Garip olan şudur; Tüm arzularını ve gelecek planlarını, gönlünün en derinlerin de gizleyip, aslın da meramının sadece “Dava” olduğunu beyan edenler!

Yahu beyler! Bi kendinize gelin huu! Boşverin bu “Çemişkezek” ayaklarını!

“Dava nedir?” suali karşısın da afallayıp, üç beş cümlelik, herhangi bir mecliste başkasından duyduğu “Araklama” sözleri sıralarken bile “İmla hatası” yapıp yüzüne gözüne bulaştıran heriflerin attığı boş salvoları yer miyiz?

Ben yemem! Sizi bilmem ama ben vallaha da, billaha da yemem!...

Derseniz ki, usta hem dava adamı, hem de siyasetçi olsa olmaz mı, böyle bir kimse yok mu?

Elbette var. Olmaz olur mu? Hem de bal kaymak olur.

Madem ''Bolu'' var, o zaman Köroğlu da vardır. Her Bolu'ya bir Köroğlu bulunur elbette, ancak onlar kendilerini belli eder mi, ya da biz onları fark eder miyiz bilemem.

Şimdi, gelelim asıl konuya. Siyasetçinin istek ve arzularını hepimiz biliyoruz, peki, siyasetçi seçmenin isteklerinden haberdar mıdır?

Halkın en önemli kriteri; Layıkı veçhile hizmettir! Halk dürüst ve çalışkan, bir o kadar akıllı, projeleri olan, eşit muamele eden, dost,ahbap çavuş ilişkisi olmayacak, Allah’ın “Yakınlarını gözet” Ayetinden, “akraba ve yakınlarına pozisyon çıkart, işe adam değil, adama iş üret” manası çıkartmayacak Başkan yada Başkanlar olmasıdır!

Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı “Ehliyet ve liyakat” meselesi, aslın da her seçim öncesi verilen mesajlardır. Ancak, şu ana kadar yapılan hiçbir seçim de bu kriterler işlerlik kazanmadı veya kazanamadı!

Taban da yapılan temayüller ve farklı anketlerin aksine, halktan kopuk, tabanın gönlüne uymayan ve en önemlisi de, AK Parti’nin “Geleneksel” çizgisine aykırı birçok isim tercih edildi!

Dava denilen mefhumu “Seçim kazanmak” olarak algılayan bir zihniyetin, “Dava”dan söz etmesi, geçmişte dava için kelle vermiş “Hasan el Benna’ların, SeyyidKutup’ların, Metin Yüksel’lerin, Malcolmx’lerin” ruhunu incitir!

 Sayın Cumhurbaşkanı söylediği her sözün arkasın da duran mert bir lider ve siyasetçidir. Ve fakat parti içerisin de öbeklenmiş bazı kimseler, her seçim sathına girildiğin de birtakım numaralar çevirerek, tabanın değil, kendilerinin görmek istediği kişileri aday yapıyorlar!

Bu bir iddia değil, hakikatin ta kendisidir! Bunu ben kendi kafamdan kurgulamıyorum! Tabanla hemhal olan, halk ile haşır neşir olan ve siyasetten bir beklentisi olmayan  birisi olarak söylüyorum!

Kabul edersiniz yada etmezsiniz! Benim gördüğüm gerçek budur.

Umar ve dilerim ki, bu seçim de, Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği “Ehliyet ve liyakat” sahibi kimseler mevki ve makamlara getirilir.

Bu halk Başkan Erdoğan’a sonuna kadar güvendi ve güveniyor! Ancak, Parti Genel Merkezin de bulunan kurmay ve seçici kadronun da ehliyet ve liyakat ehli olması ve kendilerine verilen “Tercih” hakkını doğru ellere tevdi etmeleri gerekmektedir.

Aksi halde, Cumhurbaşkanımızın sözlerini boşa çıkartacak olan her hamle, hem AK Parti’nin ve hem de bu milletin “Kaderine ihanet” olacaktır!