Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeşil ışık yakmasından sonra gündem yeni anayasaya kilitlendi.

Elbette kilitlenmesi de doğal.

Çünkü Türkiye’nin en önemli ve öncelikli sorunudur bu.

Ben yıllardır bu ülkenin en öncelikli ihtiyacının yeni bir anayasa olduğunu yazıp duruyorum.

Bu sorun çözülene yâda bu ihtiyaç giderilene kadar da bu konuyu yazmaya devam edeceğim.

Çünkü bu ülkenin acilen özgür, adil, sivil ve yerli bir anayasaya ihtiyacı var.

Hatta mevcut darbe anayasası var olduğu müddetçe, bu ülkede özgürlükler adına atılan adımlarda dahil tüm gelişim ve değişimler su üstüne yaz yazmaya benzer.

Bu topluma giydirilmiş olan bu deli gömleğinin çıkarılıp atılmasının zamanı zamanı çoktan gelmişti.

Hatta geçmiştir bile.

Yeni bir anayasanın fitilini ateşleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün de tüm siyasi partilere, akademisyenlere, sivil toplum kuruluşlarına, üniversitelere ve medya mensuplarına 'yeni anayasa' için çağrıda bulunarak, "Gelin, hep birlikte yeni Anayasa konusundaki tekliflerimizi yıl içinde hazırlayalım ve tartışmaya başlayalım. Kimseyi dışarda bırakmadan bunları milletimizle paylaşalım" ifadelerini kullandı.

Evet, milli savunmadaki hamleler önemli.

Evet, dış politikada yürütülen çalışmalar önemli.

Evet, uzay programı önemli, ekonomik ve hukuksal reformlar önemli.

Ancak bunların hepsinden daha önemli olan bir şey var ki, oda yeni bir anayasadır.

Her kesin ve her kesimin sahiplenebileceği, 83 milyonun temel hak ve özgürlüklerini merkeze alan yeni bir anayasaya ihtiyaç var.

Elzem mi, elzem!

Acil mi, acil!

Peki, nasıl bir anayasa olmalı?

Onu da bir sonraki yazıda ele alalım.