Bu ülkede son zamanlarda birilerinin büyük bir faşizm ateşini yakmaya çalıştıkları açık bir şekilde görünüyor.

Hem de öyle bir ateş ki, herkesi, hepimiz yakacak kadar büyük bir ateş.

Bu ateşi yakanlar kim yâda kimler olduğunu elbette çoğumuz biliyoruz.

Çünkü geçmişte de bu ülkede bu ateşi yakmaya çalıştı o kirli ve hastalıklı zihniyet.

Zaman zaman başarılı da oldular.

Kimi zaman inanç üzerinden, kimi zaman ırk üzerinden, kimi zaman da mezhep üzerinden yaktılar bu ateşi.

Ve her seferinde bu ateşte yananlar hep masumlar oldu.

Ateşi yakanlar ise uzaktan seyretti.

Şimdi de aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar.

Bunun farkında olmayanlar da ateşe bilmeyerek benzin döküyorlar.

Oysa bu ateş, ateşi yakanları değil, masum insanları yakacak.

Tutturdular bir mülteci krizini.

Öyle ki, dünyada var olan ekonomik krizi bile onlara bağladılar.

Oysa bu insanlar burada kimsenin yapmak istemediği işlere omuz verdiler.

Birilerine yük olmamak ve evlerine ekmek götürmek için hangi ağır iş varsa ona koştular.

Bizim burun kıvırdığımız ve ortada kalan tüm işlere el attılar.

İnsanın başını sokmak istemediği evlerin rutubetli bodrum katlarında oturmaya razı oldular.

Hem de en yüksek kira fiyatlarına rağmen.

İtiraz bile etmediler.

Mülteciliğini bildiler ve bu duruma razı oldular.

Tüm bunlara rağmen faşist bir tayfa mültecilere hakaret etmeye, onları rencide etmeye devam ediyor.

Olmayan bir ülke için “Suriyeliler ülkelerine dönsün” diyorlar.

Oysa az ilerde sınır boyunda beş milyona yakın insan 11 yıldır derme çatma çadırlarda yaşıyor.

Eğer evlerine dönme mümkün olsaydı önce onlar dönerlerdi.

Elbette tüm bunları da biliyorlar bu faşist ruhlu insanlar.

Dedim ya dertleri mülteciler üzerinden bir ateş yakmak.

Mültecileri bahane ederek ülkeyi karıştırmak.

Siz siz olun bu oyuna gelmeyin.

Allah’ın arzında, onun mülkünde mülkiyet iddiasında bulunmayın.

Faşistlerin yaktığı o ateşe benzin dökmeyin.

Bırakın yaktıkları o ateş onları yaksın.

Hem bilin ki, bir ateşte o tarafta bekliyor faşistleri.                                                                                                                 

Lübnanlı yazar Amin Maalouf Doğu'nun Limanları kitabında “Tiksindiğim bir şey varsa, o da ırkçılık, ayrımcılıktı.” der.

Veda Hutbesinden...

"Ey mü'minler, Arap'ın, Arap olmayana; Arap olmayanın da Arap'a hiç bir üstünlügü yoktur! Üstünlük, ancak, Allah davasına baglılıktadır." Yani ırkçılık veya ırk'a dayalı milliyetçilik kaldırılmıştır.