Gerçekten de insan bedeninde bir et parçası vardır. O iyi olduğunda bedenin geri kalan kısmına huzur getirir ve bozuk olduğunda bedenin tamamını da bozar. Bu parça kalptir. (Hz. Muhammed s.a.v) Gönül dili aklın değil kalbin dilidir. Beşerin değil, insan olanın dilidir. Sevgiliye, en sevgiliye bu dil ile kalp dili ile bağlanmadır. Gönül diline sarıldıkça Allah'a daha çok yaklaşmaktır. Allah'a muhabbetle bağlanma ve başkasına kelamla. Dünyanın hiçliğinde mutabık kalarak, Rabbimizle birliğimizi kemale erdirmektir.

Akıl nefse tabi olursa büyüme ve gelişimin düşmanı haline gelir. Akıl kalbe tabi olursa bütün yollar gül olur. Kendi yüreğini tanıdıktan sonra , yüzeydeki yaşantılarından ruhunun derinliklerindeki gölgeler ülkesine , o sonsuz yalnızlığından,Rabbinin dostluğuna, bugüne kadar yaşadığı yanılgılardan, bilginin kaynağına, kaygan zeminlerden geçip Rabbi ile başbaşa kalma teslimiyetidir. 

İnsan, milyarlarca molekül içerisinde bir molekül olduğunu bu yüzden dünyaya gelmiş olan varlığını unutturmayacak bir şeyler yapma derdinde olmalıydı. Bunu da Rabbine dayanarak, Rabbine hizmet ederek bir iz bırakarak yapmalıydı. Kendi içine dönerek ve kendisi bir soru haline geldiğinde kendisi için yanıt arayınca hayatı bir harita gibi önüne serilmeliydi.

Kendini başkalarına değil Rabbine anlatmaya başladığında günahlar mı sevaplar mı hangisi ağır gelecek diye aklı sürekli terazinin ağır gelecek kefesinde olmalı. Önemli olanın bedensel giysi ve cüzdan değil kalbin kalitesidir. Aklın aldığı bir karar kalp tarafından sindirilemezsebundan bir haz alınmaz. Kalbin içinden  geçirdiği ve olmasını arzuladığı bir istek akıl tarafından desteklenmezse bundan da haz alınmaz.

Birçoğumuz kalplerimizin kapılarını öncelik verdiğimiz putlara; para, makam gibi geçici şeylere açtık. Kalbi açık olanın daha şefkatli ve daha anlayışlı olduğunu, kalpten geleni ancak kalbi gönlü olan anlar. Aşkın mekanı kalptir, maddi kalp bedeni beslerken manevi kalp ruhu besler. Ve insanı nefsinin büyük kötülüklerinden arındırır. Kalp maneviyat alemine dönerse yücelir, nefis alemine dönerse çürür. Nefs zevke düşkündür Rabb'ini önemsemez. Kalp ise Allah'a düşkündür sadece onu anarak tatmin olur. Kalp insanın vücudundaki mabedidir. Bir insanın kalbini kırmak bir mabede zarar vermekten daha kötüdür. Ne kadar çok seversek kalp o kadar ferah bulur.

Öfke,korku ve açgözlülük gibi duygular nefsten gelir. Dünyadaki hiçbir şey tapınmaya değmez. Çünkü Allah her yerdedir. Kalbin katılaşması ancak Allah'ı çok zikretmekle önlenir. Zahiren ibadet şartları az çok yerine getirilir. Zor olan kalplere dua etmeyi öğretmektir. Allah'ı görür gibi(ihsan) ibadet etmeyi biz onu görmesek de O'nun bizi gördüğüne tüm kalbi duygularla iman etmek. Allah amel nuruyla iman nurunu kalbe indirir. Böylelikle gönlümüzde yer tutan hakikatin rehberliğinde yol alırız.