Acaba yüce Allah’ ın biz kullarına bahşettiği en büyük nimet nedir?
Bizim için yarattığı ve bize her yer ve zamanda hayır verecek olan en büyük hediye nedir?
Şan ve şöhret mi?
Mal ve mülk mü?
Makam ve mevki mi?
Anne ve baba mı?
Evlad-u iyal mi?
Sağlık ve sıhhat mi?

Bu soruya her birimiz farklı cevaplar verebiliriz.
Hepsine eyvallah.
Ancak, "ben batıp gideni sevmem" diyen İbrahim Aleyhisselamın milleti isek eğer, batacak olana gönül bağlamamalıyız.
Ölüp gittiğimizde bizimle gelmeyecek olana itibar etmemeliyiz.
Bizi yarı yolda bırakana, pazara kadar dost olana.
Boynumuza yılan çiyan gibi dolanacak olanlar için kalp kırmamalıyız.
Hesabını veremeyeceğimiz fazlalıklar için cevher değerinde olan zamanlarımızı israf etmemeliyiz.

Olay bu kadar ciddi iken çok lakayıt yaşıyoruz bu hayatı!
Bunca selâlara rağmen...
Bunca önden gidenlere rağmen...
Bunca kabre koyduklarımıza rağmen.
Üstelik toprak ısrarla çağırırken bizi!
Ölüm haykırırken bize!
Bir sonraki nefesimize dair bir senedimiz yokken...
Sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi davranıyoruz.
Hırslıyız, aceleciyiz, nefsaniyiz...

Rabbimiz! biz bilmiyoruz ve cahiliz.
Bağışla bizi.
Bize acı.
Doğruyu ilham eyle...

Selam ve dua ile.