Ümit Özdağ; Japonya’nın Tokyo Şehrinde Milli Birlik Komitesi üyesi olarak 27 Mayıs darbesine katılan kurmay yüzbaşı Muzaffer Özdağ’ın oğlu olarak 3 Mart 1961 tarihinde dünyaya gelmiştir. Almanya’nın Münih şehrinde Üniversite okumuş, 1997-1998 senelerinde ABD’de Baltimore’da Towson Üniversitesinde küreselleşme, Avrasya’da etnik sorunlar konularında araştırmalar yapmış ve aynı konularda ders vermiş. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ‘fonlama Soros taktiği’ diyerek tepki gösterdiği Ümit Özdağ’ın, Medyascope kurucusu Ruşen Çakır ile yaptığı bir programdaki diyalogları dikkat çekti. Ümit Özdağ ve Ruşen Çakır ikilisi ‘fonlamayı’ adeta itiraf ederken, medyascope’un abd merkezli chrest foundation vakfı’ndan 2016-2022 yılları arasında 577 bin 462 dolar aldığı daha önce ortaya çıkmış ve gündemi meşgul etmişti.

Medyascope Tv’nin ABD tarafından fonlandığı daha önce ortaya çıkarken, Ümit Özdağ’ın, Ruşen Çakır’a konuk olduğu bir programdaki kahkahalı diyalogların fonlamayı adeta itiraf eder nitelikte olduğu görüldü.

Videoda; Ümit Özdağ’ın programın stüdyosunu kastederek, “Yeri düzeltmişsiniz” demesine yanıt veren Ruşen Çakır, ‘sayende’ derken Özdağ da ardından ‘fonlar benden gelmiyor. fonlar başka yerden geliyor’ karşılığını veriyor. Medyascope’un 2017 yılında İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı’ndan 59 bin 289 dolar hibe aldığı da tespit edilmişti. Medyascope’un söz konusu fonu, sivil toplum örgütü olarak aldığı ifade edilmişti. Medyascope’un Norveç Dışişleri Bakanlığı’ndan ise 582 bin Norveç Kronu hibe desteği aldığı ortaya çıkmıştı.

(YUKARIDAKİ BİLGİLER ALINTIDIR)

“İŞTİR KİŞİNİN AYİNESİ LAFA BAKILMAZ!”

Yukarıda yazılanlar internet üzerinden herkesin kolaylıkla erişebileceği biyografik bilgilerdir.

Şimdi asıl mesleye gelelim!

Ümit Özdağ, eylem ve söylemleriyle kimdir?

İnsani ve vicdani cihetten bu ismin karşılığı nedir?

“Öncelikle şunu peşinen söylemeliyim ki; Benim zihnimde, vicdanımda ve gönlümde bu ismin çağrıştırdığı tek şablon; Irkçılık, yabancı düşmanlığı, kafatasçılık, faşizmdir!

Ümit Özdağ isimli şahsın siyasi kariyeri, akademik kariyeri, tahsili, kültürü ve sahip olduğu tüm titrleri, ırkçı söylemlerinin gölgesinde “Kardan adam” kalmış, erimiş ve çamur olmuştur!..

Zira; İştir kişinin ayinesi lafa bakılmaz denilen hakikat, gerçeğin üstünü ne kadar örtseniz de, onu bulur ve teşhir eder.

Ümit Özdağ’ın “Soros çocuğu” olup olmadığını ben bilemem ve böyle bir iddiada bulunamam. Zira bu hususta elimde ne bir bilgi ve ne de belge bulunmuyor. Ancak; Tüm eğitim kariyerini “IRKLAR”  üzerine bina eden ve siyasi hayatında yabancı düşmanlığından başka bir projeksiyon sunamayan birisinin, bilindik ve klasik bir “Irkçı” olduğunu açık yüreklilikle söyleyebilirim..

-Şunu da eklemeliyim ki; İçişleri Bakanı Soylu, bizim bilmediğimiz ve bilemeyeceğimiz istihbari doküman ve bilgilere sahip bir makamı temsil ediyor. Bu baptan bakılırsa, Özdağ ile ilgili bu kadar yalın ve net iddialarını destekleyecek bilgiler kendisinde mutlaka olmalıdır diye düşünüyorum..

-Ümit Özdağ, “27 Mayıs darbesinde görev almış Milli Birlik Komitesi üyesi asker bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiş”

Üniversiteyi Münih’te okumuş, ABD’de üniversitede “Avrasya” üzerine hocalık yapmış. Hülasa, bir yönüyle mülteci olmasa da, yabancı ülkelerde bir yabancı olarak yaşamış ama “Yabancıları hiç sevmiyor ne tuhaf!..”

Burası çok enteresan değil mi?

Hayatı boyunca hiçbir Suriyeli ya da mülteciyle arasında vicdani ve insani olarak empati kurabildiğini sanmadığım bu şahıs, yabancı bir ülke de doğmuş ama ne var ki “Yabancılardan nefret ediyor, ne garip!”

Acaba bunun sadece kendisinin bilebileceği dramatik bir hikayesi var mıdır merak ediyorum. Yabancılarla ilgili travmatik bir öyküsü mü var acaba?

Elbette bunu bilemem. Ancak, tüm hayatını ve siyasal ideallerini yabancı düşmanlığı üzerine kuran ve her söylemi ırkçılıktan müteşekkil birisinin eylem ve söylemleri zihin travmalarından ve anılardan beslenebilir. Bu tıbbi bir olasılıktır…

Aksi halde herhangi normal bir insanın, kendisi gibi  insan olan ve yeryüzünde en az kendisi kadar yaşam hakkına sahip başka insanlara karşı yüreğinde nefret biriktirmesi, her fırsatta kinini ulu orta ifade etmesi gayet absürt ve hatta ürkütücü bir hal değil midir?

Haydi bunları geçelim; Irkçılık ve yabancı düşmanlığı üzerine siyaset yapmanın, toplumu ajite ederek bunun üzerinden siyaset gütmenin elbette cazip tarafları da var.

1)Mesela; Toplum da yaşadığı her olumsuzluğun sebebi olarak yabancıları gören kimseler yok mudur? Yığınla var!

İşinde başarısız olan ve iflas edenler, çalışmayı sevmediği için iş aramayan ama sorulduğunda bunların yüzünden iş yok diyen, vicdansız ev sahiplerinin fahiş zamlarını Suriyelilerin varlığına bağlayan ve hatta sevdiğini alamadığı için intihar edenlerin suçunu dahi Suriyeli ve yabancıların varlığına bağlayan bir çok tiplemeler elbette Özdağ gibi ırkçı siyasetçilerin söylemlerinden etkilenmektedir. Dolayısıyla, bu siyaset tarzı Ümit Özdağ’a küçümsenmeyecek bir “Oy potansiyeli” sağlayabilir.

2)Öte yandan; Ülkemiz ve içerisinde yaşadığımız coğrafya üzerinde sürekli kargaşa çıkartmaya çalışan, İslam coğrafyasının en büyük askeri, ekonomik ve siyasi gücü olan Türkiye’yi emperyalist emellerine köle yapmak isteyen ABD ve Batı dünyasının çeşitli yollarla insan kazanma, daha doğrusu eleman devşirme taktikleri herkesin malumudur. En çok kullandıkları strateji ise “İnsani  ve sosyal yardımlar, hibe destekleri ve fonlamalar adı altında misyonerlik ve etki ajanlığı faaliyetleridir!”

 Ümit Özdağ ve Ruşen Çakır’ın basına sızan gayri ihtiyari geyik muhabbetinden anlaşılıyor ki, birileri bu fonlardan epeyce nasiplenmiş!…

Bu işin içerisine “Yabancı fonlar” karıştı ise ki, öyle görülüyor, o zaman soru şu:

“Afrika’da, Somali’de açlıktan karnı beline yapışmış garibanlara bir lokma bile vermeyen, hastalıktan kırılan Yemen’e bir Aspirini bile göndermeyen, Petrol, elmas ve para için birbirlerini boğazlayan, Irak, Libya, Suriye ve neredeyse tüm İslam coğrafyasını savaş ateşinde bırakan, buralarda on binlerce çocuk, kadın ve  sivili hiç acımadan katleden ABD ve Batı dünyası, sırf iyilik olsun diye para dağıtır mı?

Yapmayın Allah aşkına! Bu herifler manyak mı ki;

“Ümit Özdağ, Ruşen Çakır ve muadillerine beleşe yüzbinlerce dolar versinler?”

İşte en can alıcı soru ve cevabı da muhtemelen en tehlikeli soru budur!

Görünen o ki; Çok yakın bir süreçte kimin ne olduğu, kime hizmet ettiği ve kimin çocuğu olduğu ortaya çıkacaktır.

Vesselam…