Bu sıralarda böyle bir moda var. Biraz Arapça bilen kişiler öğrendikleri emsile bilgisiyle Kur'an'ın irabını yapmakta ve hatalar bulmaya çalışmaktadırlar.
Gerçi onlar da hata olmadığının farkında ama en azından üç beş kelime Arapça bilen insanların zihnini bulandırmayı vazife bilmektedirler.
Halbuki Arap dil bilgisi kuralları Kur'an temel alınarak oluşturuldu. Bunu daha önceki bir yazımda anlatmıştım. Arap Nahiv üstatları, nahiv kurallarını oluştururken Kur'an'ı da şahid göstermişlerdir.
Ben bu zihniyetten olan birisinin tek bir iddiasını gündeme getirip durumlarını göstermeye çalışacağım.

İDDİA

Mâide (5), 69. âyet: “Muhakkak ki inananlar, Yahudiler, Sâbi’îler ve Hıristiyanlardan kim Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve güzel amel işlerse, onlar için bir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.” (Arberry)[12]

” إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ هَادُواْ وَالصَّابِؤُونَ وَالنَّصَارَى مَنْ آمَنَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وعَمِلَ صَالِحًا فَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ. ”

Yukarıdaki âyette gramer hatası bulunmaktadır. “es-Sâbi’ûne” sözcüğü yanlış bir şekilde i‘râb edilmiştir. Cümlenin başında bulunan “İnne” lafzı “nasb” adı verilen bir harekeleme şeklini gerekli kılar ve “ya” da “nasb alâmeti” dir. Fakat Mâide 69. âyette “es-Sâbi’ûne”’ye “ref‘” alameti olan vav verilmiştir. Bu sebeple burada sarih bir gramer hatası vardır.

CEVAP
Burada yazıyı yazan kişinin kendi cahilliği ortaya çıkmaktadır. Çünkü ayetin irabındaki الصَّابِؤُونَ kelimesi onun iddia ettiği gibi إِنَّ 'nin ismi olmayıp mubtedadır ve o da merfudur.