Marifet, kendini tanıttığı şekilde Allah’ı tanımaktır. Yani marifet, Kur’an ve sünnette tanıtıldığı biçimde Allah’ı tanımakla olur.

Rabbimiz ayeti kerimesinde şöyle buyurmaktadır. “Onlar, Allah’ı gereği gibi tanıyamadılar…(Hac Suresi 74.Ayet)

Bu ayetin açıklamalı mealinde Allah’ı gereği gibi tanımayanların nasıl bir duruma düşeceği şu şekilde aktarılmıştır; “O’nun sınırsız ilim, hikmet ve kudret sahibi tek rab ve ilah olduğunu bilemedikleri için kendilerine başka yol göstericiler aramaktadırlar. Mutlak adâlet sahibi olduğunu kavrayamadıkları için âhireti inkâr etmekteler. Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olduğunu anlayamadıkları için başkalarının egemenliği altına girmekteler. İzzet ve şerefin yalnızca O’nun elinde olduğunu idrâk edemedikleri için üstünlük ve itibarı başka yerlerde aramaktalar.”

Allah’ı gereği gibi tanımayanların durumuna düşülmemesi için Rabbimiz Kur’an-ı Kerim de sürekli olarak kendisini anlatmaktadır.

İşte bu anlatımlardan biri olarak birbirini izleyen Haşr Suresindeki son üç ayet topluluğu bizlere Allah’ı nasıl tanıyacağımız sorusuna verilen cevaplardan birkaçıdır;

O Allah ki, Kendisinden başka emrine kayıtsız şartsız boyun eğilecek hiçbir otorite, kulu kölesi olunacak, her dediği dinlenecek hiçbir ilâh yoktur! O, yaratılmışların algılama sınırlarının ötesinde bir âlem olan gaybı da, duyularla kavranabilen şehâdet âlemini de en mükemmel şekilde bilmektedir. Görülen ve görülmeyen, açıkta ve gizli olan her şeyden haberdardır. Aynı zamanda O, sonsuz şefkat ve merhamet sahibidir.(Haşr Suresi 22.Ayet)

O Allah ki, Kendisinden başka kulluk edilecek bir otorite, bir ilâh yoktur! O, mutlak hükümranlık sahibi, Melik’tir. Her türlü kusurdan, noksanlıktan uzak; Kuddüs’tür. İslâm, kurtuluş ve esenliğin kaynağı; Selâm’dır. İman, güven ve emniyet veren; Mümin’dir. Her an her şeyi gözetip koruyan, her muhtacın ihtiyacını karşılayan; Müheymin’dir. Gerçek anlamda kudret, izzet ve şeref sahibi; Aziz’dir. Dağınıkları toparlayan, yaraları sarıp sarmalayan gücüne karşı konulamayan sonsuz kudret sahibi; Cebbâr’dır. Her konuda yüceliğini gösteren, yüceliğiyle övünmeye hakkı olan; Mütekebbir’dir. Daha büyüğü olmayan en büyüktür. Allah, müşriklerin düşünce ve anlayışlarının bozukluğundan kaynaklanan şirkin her şeklinden ve her türünden münezzehtir; acziyet ve noksanlık anlamına gelebilecek her türlü nitelikten uzaktır; insanların ilâhlık pâyesi vererek O’na ortak koştukları her şeyin üzerinde ve ötesindedir, çok yücedir!(Haşr Suresi 23.Ayet)

O Allah ki, her şeyin yaratıcısıdır; Hâlık’tır, yoktan var edendir; Bâri’dir ve her varlığa en uygun şekil ve özellikleri verendir; Musavvir’dir. Kısacası, en mükemmel nitelikler, en güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde bulunan bütün varlıklar, dâimâ Allah’ın sınırsız kudret ve azametini övgüyle anarak yüceltmektedir. Şu muhteşem kâinat nizamı içerisinde yer alan her şey, kendisini yaratan Allah’ın her türlü kusur ve noksanlıktan uzak olduğunu haykırmakta, O’nun mükemmelliğini gözler önüne sermektedir. Gerçekten O, sonsuz kudret ve hikmet sahibidir. Asla yersiz ve gereksiz hüküm vermeyen ve hükmüne karşı konulamayan Yüce Yaratıcıdır.(Haşr Suresi 24.Ayet)

Rabbimiz bizleri kendisini hakkıyla tanıyanlardan eylesin.

Selametle…