Allah'ın verdiği ömürle herkes yaşar. Ama, herkes mesut olamaz. İnsan makam mevki sahibi olur,  mesut olamaz. Karşıdan,  saltanat ve görkemine baktığımız nice insanlar var. Kapısında odacı, mutfağında aşçı, özel şoförü var. Her isteği var, ama mesut değil.

Ömrünü zevk sefa içerisinde yaşayan, çocuklarının istediği her dünyalığı sunan ebeveynler ve çocuklar neden mesut değiller…

Cevabı Allahu Teala Asr Suresinde veriyor; “Akıp gitmekte olan zamana, asra andolsun ki, İnsanoğlu gerçekten ziyandadır! Ve insanlık tarihi buna şahittir. Ancak Allah’a ve âhiret gününe iman eden, bu imana yaraşır güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyan, birbirlerine hakkı hukuku, adâleti, doğruyu ve gerçeği öğütleyen ve zulme karşı verdikleri mücâdelede birbirlerine güç ve cesaret vererek, bu yolda karşılaşacakları zorluk ve sıkıntılar karşısında ümitsizliğe kapılmadan, yılgınlığa düşmeden direnmeyi öğütleyenler müstesna. İşte yalnızca bunlardır, hüsrandan kurtulup dünyada ve âhirette kurtuluşa erecek olanlar.”

Bedbaht insanın eksiği; imanları yok. Karanlık bir odada bulunan insan ne olursa olsun mesut olur mu? Karanlık içinde inleyenlerin kurtuluş çareleri kalbe iman güneşini takmaktır. Bu da yeter mi, iman var, amel yok. Yine ziyan da yine hüsran da. Niçin? İman güneşini söndürmek isteyen nefis ve şeytan kuşatma yapmış namaz kıldırmıyor, Allah'a ibadetten alıkoyuyor.

Resulullah(s.a.v) efendimiz “Dikkat edin gözünüzü açın! İnsan vücudunda öyle bir et parçası vardır ki, o et parçası sağlam olursa bütün vücut sağlam olur. O et parçası hasta olursa bütün vücut hasta olur. Dikkat ediniz o et parçası kalpdir.” Kalbin etrafı sarılır, ışık telleri kesilirse, elbette insan huzur duymaz. Çünkü o vücut bir savaş meydanıdır.  

Yüce Rabbimiz Bakara Suresi’nin 152 ve 153. Ayetlerinde şöyle buyurmaktadır; ”Öyleyse benimle gönül bağınızı hep canlı tutarak ve ayetlerimi sürekli gündeme getirerek Beni anın ki, Ben de dünya ve ahirette iyilikler bahşederek sizi anayım. Hem kalbinizle, hem de söz ve davranışlarınızla Bana şükredin ve sakın Bana karşı nankörlük etmeyin! İşte bunun için: Ey inananlar! Sabırla ve namazla Allah’tan yardım dileyin. Kuran’ın ortaya koyduğu kulluk sistemini egemen kılmak için mücadele verirken, yaratıcınızla aranızdaki gönül bağını namazla, duayla, zikirle sürekli canlı tutmaya çalışın; zorluklar karşısında yılmadan, umudunuzu ve direncinizi kaybetmeden hedefe doğru adım adım ilerleyin ve şunu asla unutmayın: Allah, daima sabredenlerle beraberdir.”

Mesut olmanın diğer bir esasıda ibadet aşkıdır. İnsan ibadet etmediği anlarda kendisine bedbaht hisseder. İnsan, mesut olmak için ilk uygulayacağı amel namazdır. İmanın icabı olan namazı ifa edemeyen kişi, sınırda nöbet tutup silahını düşmana teslim eden askere benzer. İman silahı olan namazı terk edenin hali nice olur.

Allah’ım bizi doğru yoldan ayırmasın. Mesut olan Müslümanlardan eylesin.

Selametle…