Hangi şehre hatta ilçeye giderseniz gidin; Daha şehir girişinde kocaman harflerle yazılmış “Şehrimize hoş geldiniz/ Belediye Başkanı falanca, filanca!...” yazı gözünüze çam yongası gibi batırılır!

Bazıları bununla da yetinmeyip kocaman bir posterini ilave etmeyi ihmal etmez..

Şehir/İlçe de gezinirken istisnasız tüm park, bahçe, bulvar, köprü, alt geçit, üst geçit ve bilumum cadde ve sokaklarda şehri yöneten zevatın ya fotoğrafını ya da kocaman harflerle özenle logolaştırılmış ismini görürsünüz…

-Ya bu nedir Allah aşkına!

Hanımefendiler ve beyefendiler; Pardon ama siz Aktrist, tiyatro sanatçısı, film yıldızı, piyano üstadı, keman virtiözü, ressam ve Gurme misiniz?

********

Vatandaş güne merhaba deyip kendini sokağa attığı andan itibaren sizi görmek zorunda mı? Öyle ya; Evinden çıkar çıkmaz, karşı caddeye kurulmuş beş metrelik billboarda yapıştırılmış resminizle başlayan gün, toplu ulaşım araçlarına yerleştirilen televizyonlarda her on beş saniyede bir ekrana yansıyan adınız ve resminizle devam eder…

Önünden geçtiği çocuk parkının hemen önünde yine sizin isminiz ve sırıtan resminizi selamlayarak nihayet iş yerine ulaşan vatandaşın sizinle imtihanı bitmez. Zira caddeye bakan penceresinde kocaman bir billboard da yine sizin sırıtarak poz verdiğiniz resme bakarak günü tamamlamak zorundadır…

-Radyoyu açar siz! Televizyonu açar siz!

Eminim dünyaca ünlü birçok yıldız, sizden çok daha az görünüyordur.

********

Şuraya kocaman bir  “OYSA” koyarak devam edeyim: Kasılarak ve övünerek yaptığınız tüm hizmetler, açtığınız parklar, müzeler, yaptığınız yollar, döktüğünüz asfaltlar ve dahi alayı “Zaten yapmak zorunda olduğunuz” görevleriniz değil midir?

-Sıradan bir ücretliden en az yirmi kat daha fazla maaş almanız iş bu sebepten ötürü değil mi?

Ba husus; Çeşitli reklam araçlarını kullanarak yaptığınız ve Başkanı olduğunuz belediyeden çok kendinizi öne çıkartarak kişisel tanıtımınızı yaptığınız bu faaliyetlerin maliyetini kendi cebinizden mi yoksa vatandaşın vergileriyle toplanan ve Devletin vatandaşa hizmet için gönderdiği bütçeden mi karşılıyorsunuz merak ediyorum.

********

-Aslında sizi anlıyorum. Çok sıkılıyorsunuz.

Yani sabah saat 9’dan itibaren başlayan mesainiz sizi çok yoruyor. İtalyan mobilyalı, Fransız perdeli ve Amerikan parkalı evlerinizden çıkmadan önce dakikalarca hazırlanmak zorundasınız. Erkek iseniz o gün giyeceğiniz takım elbisenize gömlek ve kravat uydurmak zorundasınız. Mesela gömleğiniz mavi ise mutlaka ona göre tonlama yapıp, yüzlerce kravatınız arasından bir tercih yapmak hakikaten çok yorucudur biliyorum. Ya ayakkabıya ne demeli? gardıroba sığmayan çeşitler arasından bulup çıkarmak büyük mesele!

Kadınsanız eğer durum bir o kadar daha dramatik. Malum hanımefendiler bu hususlarda çok daha hassastırlar..

Detayı uzatmaya lüzum yok. Sonuç itibarıyla makamlarınıza gelip kurulduğunuzda emrinizdeki yüzlerce, hatta binlerce çalışan personel zaten yapılması gerekenleri yapmaktadır. Ara sıra yaptığınız toplantıların dışında size düşen bir iş kalmadığından “Siz de mecburen kendinizi reklama vuruyorsunuz!”

********

-Ne de olsa gazeteler, televizyonlar ve ajanslar her an tetikte sizin ağzınızdan dökülecek çok mühim sözleri beklemektedirler! Bazen bu sınırlar size dar gelebiliyor. Ne de olsa siz koskoca Belediye başkanısınız! Dünya da kendinizi anlatmanız gereken ne kadar da çok ülke var! Neden olmasın, niçin başka ülkelere seyahat edip şehrinize yaptığınız hizmetleri anlatmayasınız? Hatta bazı işgüzar ajanslarla anlaşıp “Herhangi” bir konuda ödül almayasınız ki?

Değil mi yani? Hazır oraya kadar gitmişken haydi bir ödül töreni düzenlesinler, siz de ne anlama geldiği hakkında çok fazla fikriniz olmasa da herhangi bir konu da ödül alıverin gitsin. Dost bizi bahçe de görsün!..

Tabi bu işin reklam boyutu daha önemli. Çalıştığınız ajans hemen size çeşitli televizyon kanallarının en çok seyredilen haber programlarından bir medya planlaması yapsın ve o televizyon benim, bu televizyon senin koşturun durun. Sonuç itibarıyla şehrin tanıtımını yapıyorsunuz!

Çok yoruluyorsunuz çok…

********

Haydi işin sunum bölümünü bitireyim ki yüreğiniz daha fazla kabarmasın..

Hanımefendiler ve beyefendiler; Her fırsatta öykündüğünüz batı da bu işlerin böyle yürümediğini çok iyi biliyorsunuz. Zira ben de biliyorum!

Yıllarca Avrupa’nın çeşitli kentlerinde yaşadım ve oradan biliyorum. Oralarda seçim kampanyaları dönemleri dışında bir belediye başkanının veya herhangi bir kamu görevlisinin boy boy posterlerini göremezsiniz. Ne tren garlarında ne de halka açık belediye sınırları içerisinde kocaman isimleri yazılmaz. Sizler sık sık buralara seyahat ettiğiniz için bilmeniz gerekir.

Mesela Lononbridge’de ne belediye başkanının ismi vardır ne de resmi!

Eyfelkulesi’ndegöremezsiniz! Amsterdam’da, Newyorkcity’de ve hiçbirisinde…

Peki nerede görürsünüz bunları?

Irak, İran, Suriye, Mozambik, Tanzanya gibi ülkelerde!..

Bitiriyorum..

********

Son soru; Meşhur olmak bu kadar çok hoşunuza gidiyor idiyse, siyasetle hemhal edip yıllarca didişmeye, mücadele etmeye ve yorulmaya ne lüzum vardı ki,  “Niçin Aktris olmadınız?”

Abiler.bacılar size dostane bir tavsiye : "Resimlerinizle değil hizmetlerinizle görünün eminim vatandaş sizi böyle daha çok sevecektir"