Aşağıdaki hikâyenin 1917 tarihinde Irak topraklarında yapılan Ramada Savaşı sırasında yaşandığı söylenir.

Anlatılanlara göre o savaş sırasında saha keşfi yapan İngiliz General FrederickStanleyMaude, Irak'ta, sayısı oldukça fazla olan koyun sürüsünü merada otlatan bir çobana rastlar ve çevirmen vasıtasıyla çobana bir teklif yapar.

General Stanley çoban için “Eğer sürüdeki köpeğini öldürürse, ona yüz sterlin vereceğim.” der.

Uzun zamandır zor şartlarda yaşayan çoban için büyük paradır bu miktar.

Ancak köpek de çok kıymetlidir. Çobanın tek güvendiği, sürüsünü idare eden, her türlü tehlikeye karşı koruyan, hasta olan koyunun başında bile günlerce aç susuz bekleyen bir varlıktır köpeği.

Ama teklif edilen para, 100 sterlin.

İyi para!              

Bunun üzerine çoban, köpeği yakalayıp, generalin önünde keser.

General bu sefer de çobana der ki: “Eğer köpeğinin derisini yüzersen, yüz sterlin daha veririm.”

Çoban, köpeğinin derisini de yüzer.

General çobana “Köpeği parçalara bölersen, yüz sterlin daha veririm.” der.

 Çoban onu da yapar.

General parayı verip oradan ayrılırken çoban, General'in arkasından seslenerek der ki: “Yüz sterlin daha verirsen, köpeği yerim!”

General başını sallayarak "asla!” der. “Ben sizin değer verdikleriniz hakkındaki karakterinizi öğrenmek istedim. Para için, yoldaşını, yardımcını ve senin için çok kıymet ifade eden köpeğini kestin, yüzdün ve parçaladın. Benim ihtiyaç duyduğum ve öğrenmek istediğim de bu karakterindi” diyerek yanıtlar çobanı.

General bu deneyimden sonra yanındakilere dönerek der ki:"Bu karakterde fazla insan olduğu müddetçe korkmayın!

Kapitalizm’in her tarafımızı sardı ve ekonomik krizin belimizi büktüğü şu zamanda, nedense birden bu hikayegeldi aklıma.

Hani insanız ya, beşleriz yani!

Elbette burası dünya ve ihtiyaçlarımız oluyor.

Bu ihtiyaçları karşılamak için de maddiyat lazım.

Yani para lazım!

Ancak para her şey değildir, olamaz!

Paranın her şey olduğuna ve her kapıyı açtığına inananların sonu hüsrandır.

İnsanlığını para ile değiştirenlerin sonu zillettir.

Para bizim kutsalımız olamaz.

Olmazsa olmazımız, hiç olamaz.

Para bizim için bir amaç da olamaz.

Para sadece bir araçtır.

Paraya bakışımız, yaklaşımımız ve ilişkimiz böyle olmak zorundadır.

Aksi halde o hikâyede anlatılan çoban ile bir farkımız olmaz.