Dünya buna karşı çıkıyor, ya da öyle görünüyor. ABD başta olmak üzere, referendum ertelensin görüşünde hemfikir. İsrail destek veren tek ülke konumunda. Türkiye,ve İran toptan karşı. Ve iptal edilmesini yüksek sesle ifade ediyor. Hatta bu konuda yaptırım kararları şimdiden yürürlüğe kondu. İran Kuzey Irak’a hava sahasını kapattı ve kara sınırını da bugün kapatacak.

 

Türkiye tarafından yapılan resmi açıklamalar çok sert. Bir savaş durumu şimdilik öngörülmese de, ekonomik alanda ciddi yaptırımlar olacağı aşikar. Önümüzdeki günler ve belkide ayların çok sıcak geçeceği bekleniyor. Bu referendum kararıyla birlikte, Kuzey Irak, artık güvenlik sorunlarını daha çok yaşayacaktır. Zira provokasyona açık bir bölgeye dönüştü. Bölge üzerinden Türkiye’yi kuşatma altına almak isteyen egemenler, orada yaşanacak her kaostan kendi name hesaplarına fayda çıkartmaya çalışacaklar.

 

 ABD İKİYÜZLÜ DAVRANIYOR!

Bana gore, referendum ertelensin ısrarını çokça yapan ABD,nin asıl niyeti bu değil. Türkiye ve İran’ın hassasiyetlerini düşündüğü için bu tavsiyede bulunmadı. Suriye’nin güney koridorunda PYD üzerinden fiili bir kuşatma oluşturan ABD, Irak’ın Kuzeyinde oluşacak kaos ortamından istifade ederek, referendum sonrası Goran muhalefetini harekete geçirerek bölgeyi tamamen kuşatma altına alma hesapları yapıyor.

 

Asıl soru şu; Barzani bu referandumla neyi amaçlıyor?

 

REFERANDUMUN ANA HEDEFİ MERKEZİ IRAK YÖNETİMİNİ SIKIŞTIRMAK

İki gün önce bölgeden tanıdığım ve Kuzey Irak yönetimiyle görüşmeler yapan ve bölgeyi iyi tanıyan gazeteci dostum Ali Faysal Efem’in anlattıkları bana gayet makul ve anlaşılabilir geldi.

 

-Mesut Barzani’nin referanduma gitme kararlığının arkasında yatan birincil sebep, Merkezi Irak yönetiminin uyguladığı keyfi kararlara karşı bir pazarlık gücü oluşturmak amaçlıdır. Petrol gelirlerinin Anayasaya ve anlaşmalara aykırı olarak tamamen keyfi şekilde uygulanması Bölgesel yönetimi zor duruma düşürmektedir. Başta petrol olmak üzere, enerji ve su konusunda Merkezi yönetimi baskı altına almayı amaçlamıştır.

İkinci olarak, Suriye’nin güneyinde etkili duruma gelen, ABD kara gücü olarak ta adlandırabileceğimiz PYD yapılanmasının, PKK eliyle Kuzey’e sarkmasını önleyecek bir tedbir oluşturmayı düşünmektedir Barzani yönetimi. Aslında bu hususiyetiyle Türkiye Cumhuriyetinin resmi politikasıyla da örtüşmektedir. Yani kaygı ve endişeler aynı merkezde toplanmaktadır.

 

Barzani yönetiminin Türkiye’den beklentisi, bu referanduma sahip çıkmasıydı. Zira, bu bir bağımsızlık ilanı olmayıp, Kuzey Irak’ın dış güçlerin baskı ve işgaline karşı kendisini koruma refleksiyle atılmış bir adımdır.

 

Gazeteci Ali Faysal Efem’in anlattıkları bunlar.

 

Türkiye’nin kendi iç politik yapılanması bunu ne kadar anlaşılabilir veya makul görebilir onu bilemem. Ancak görünen o ki, bu işi bir savaş ilanına kadar götürmek isteyen mahfillerin varlığı su götürmez bir gerçek. Meseleyi tamamen etnik ve ırkçı duygularıyla tanımlayan Kürt ve Türk ırkçılarının, ifrat ve tefrit arasında git-Gel leri, bölgede zaten hassas olan dengeleri etkileyecek gibi görünüyor.

 

İRAN İLE ORTAK HAREKET ETMEK ZARAR VERECEKTİR!

seyri içerisinde mezhep yayılmacılığı politikası ihtirası, halen en üst seviyelerde seyretmektedir. Eline geçen her fırsatı ‘Pers’ hayallerini hayata geçirmek için kullanmakta beis görmeyen İran’ın, Haşdi Şabi eliyle Suriye’de yaptığı katliamları yaşayarak gördük.

 

Hal böyle iken, bölgeye Kuzey Irak’ta açılacak bir cephe üzerinden sızmaya çalışan İran’ın bu hamlesini asla iyi niyetle okuyamayız. Türkiye’nin endişeleri ve kaygıları elbette anlaşılabilirdir. Zira, tam da Kuzey Irak’ın karşı tarafında ikame olunan Kürt varlığının bulunması elbette Türkiye’nin bu referanduma karşı çıkmasının en temel sebeplerinden bir tanesidir. PKK terörü ile yıllardan beridir mücadele eden, on binlerce şehit veren Türkiye, tabii olarak bu politik manevra karşısında Devlet refleksini gösterecektir. Ne var ki, bölge üzerindeki oynanmak istenen oyunları değerlendirirken, etnik duygusallıktan beri olmak gerekmektedir. Zira gerek mezhep ve gerekse etnik olarak meseleleri çözümlemeye çalışmak yanıltıcı olacaktır. Reel Uluslararası politikanın gerekleri yerine getirilirken, müslüman gözlüğüyle değerlendirip meselenin özüne vakıf olmak gereklidir.

 

BARIŞ VE KARDEŞLİK BOZULMAMALIDIR

Son söz; Kuzey Irak’ta yapılan referendum kıyameti getirmez! Barzani’nin attığı bu adım an itibarıyla ve konjonkturel bakımdan yanlış ve tehlikeli sayılabilecek bir adımdır. Ancak bunu bölgenin selameti açısından kardeşliğe ve barışın tesisine dair bir fırsata çevirmek Türkiye’nin elinde olabilir. Atılacak olan adımlar içerisinden savaş ve düşmanlık faktörlerini ayıklayarak, barış ve kardeşliğin bekası için ne gerekiyorsa o yapılmalıdır.