İdrak eylediğimiz Ramazan ayı adeta ruhumuzu ve bedenimizi terbiye edici bir mürebbidir. Bu ayda inanan insanlar Allah (cc)’nun rızasını kazanmak gayesiyle günün belli vakitlerinde yemekten, içmekten uzaklaşarak onun emirlerine razı olurlar.

Ayrıca bu ay da inananlar, Kur’an-ı Kerim ile daha çok irtibat halinde olurlar. İmkânları ölçüsünde kazandıkları rızıktan infak etmeye çalışırlar. Hayatın her anında uzak durulması gereken; gıybet, dedikodu, boş kelam etmemeye daha çok gayret gösterirler.

İnananlar yaptıkları tüm bu salih amellerde Allah(cc)’nun ayetlerinde buyurduğu şu ilahi müjdeleri murat etmektedirler;

“Erkek olsun kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.”(Nahl Suresi 97.Ayet)

“Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O’ndan râzı, O da senden râzı olarak Rabbine dön.  (Sâlih)kullarım arasına katıl ve cennetime gir!” (Fecr Suresi, Ayet 27-30)

Rabbimizin işte bu müjdelerine nail olmak için Ramazan ayındaki bu haleti ruhiye kaybedilmemeli; tüm yılın tamamında O’nu razı edecek bir hayat yaşamalı,  İnsanoğlu için yüce kitabında ne emir buyurduysa ve resulü ile nasıl bir örneklik göstertti ise o şekil uygulanmalı ve O’ndan gelen her buyruğa, resulünün öğretilerine ve örnekliğine razı olunmalı, O’ndan razı olunmalı ki, Allah da kulun kendisinden razı olmasını artırsın ve Onu rahatlatarak kalbine huzur yerleştirsin.

Resulullah(sav) efendimiz şöyle buyurmuştur; Rab olarak Allah'ı, din olarak İslam'ı ve Peygamber olarak da Muhammed'i kabul edip hoşnut olan imanın lezzetini tatmıştır.(Müslim)

Rabbim bizleri bu lezzete ulaşan kullarından eylesin.

Selametle…