(Şehadetin mübarek olsun Emani bacım)

Siber saldırı, asimetrik savaş, algı yönetimi v.s…

Tümü yeni nesil bir savaş ve imha, yok etme, yakma, yıkma üzerine kurgulanmış senaryolara dayalı planın parçaları.

Bir topluluğu, ülkeyi, milleti ve devleti kendi çıkar ve menfaatlerine dayalı kullanamıyorsan “Önce ifsat, sonra imha et” taktiği tamamen Batı menşeli ve tümüyle “Gavur” oyunudur.

Birkaç günden bu yana sosyal medya üzerinden ifsat eden, kışkırtan ve içimizdeki “Kör cahilleri” ve beyinsiz taifesini, duygularını ajite etmek suretiyle galeyana getiren “Üst akıl” dün itibarıyla amacına erişti!

20 Yaşında gencecik bir “Ana” iki bebesiyle birlikte hunharca katledildi! Hadisenin bir “Olay” değil, “Mesele” olduğu apaçık! Bu sıradan bir tecavüz ve cinayet hadisesi değildir. Arka planında bir çok manidar soru işareti ve geleceği ilişkin ipucunu da beraberinde zuhur ettirmiştir.

Cinayetin vuku buluş şeklinin dramatik oluşu vicdan sahibi herkesi kahır içerisinde bıraktığı aşikar. Bu işreti gerçekleştirenlerin insan olduğu konusunda tüm bilimsel verilerin beyhude kalacağı nettir. En aşağılık hayvan türlerinin dahi, hayret ve taaccüp içine düşeceği akıl almaz cinayetin perde gerisinde kimler var, bu olayın siyasal ve “Ajan provaktif” yönü var mıdır? Bu vahşi hadiseyi gerçekleştiren caniler bu işreti bir yerlerden sipariş mi almışlar dır, ve ya bunun karşılığında kendilerine bir yerlerden herhangi bir vaatte bulunulmuş mudur? Bu sadece para olmayabilir, canilikte sınır tanımayan ve 10 aylık bir bebeği bile alçakça öldürebilecek kadar vicdansız, kansız türleri kandırmak için illada para vermek gerekmez. Bir Avrupa ülkesi gizli servisi tarafından, muhtemel ki, Türkiye’yi karıştırıp darbe ortamına sürüklemesi planlanan bu olayı yapmaları karşılığında, canilere Avrupa ülkesi vatandaşlığı, bol miktarda kadın ve sınırsız para vaadi verilmiş olabilir! Bu zihnimde oluşan soruların kendime cevap verilmiş halidir. Zira Bugün İstanbul/Büyükada’da 10 kişilik casus ve terör örgütü üyesi iddiasıyla yakalananlar arasında 2 yabancının da olması dikkat çekiciydi.

Bir diğer husus ise, zamanlama! Dört yanımızdan kuşatılmış durumdayız. Üç cephede fiili bir savaşın içerisindeyiz. Satılmış gruplar Ankara’dan, İstanbul’a sözde “Adalet” için yürümekte ve muhtemel hesapları içerisinde “Darbe” seçeneğinin de olabileceği şiddetle ihtimal dahilinde. Bir anda sosyal medya üzerinden yalan haberlerle Suriyelilere atılan iftiralar ve en son tecavüz ve cinayet olayı! Aslında bu cinayeti işletenlerin amacı, yaptıkları tüm kışkırtmalara rağmen, kamuoyunu Suriyelilere karşı kışkırtmadıklarını anlayınca, bu sefer tersinden bir operasyonla “Suriyelileri Türklere karşı kışkırtmak istediler”

Neredeyse bir “Casus cenneti” ne döndürülen ülkemizde, Batılı şer güçleri, yardımcı casus veya “Amele casus” bulmakta çok zorlanmıyorlar! Maalesef, “Kahramanlarımız kadar, hainlerimizle de” meşhur durumdayız!

Dün alçakça katledilen “Bacım” ve evlatları için “Suriyeli” tanımını yapmak dahi vicdanımda derin teessür bırakıyor. Daha 100 yıl öncesine kadar Osmanlı toprağı olan Halep, bugün yaşadığımız ve Türkiye’nin 6. Büyük şehri olan Gaziantep’inde vilayetiydi. Dinimiz, kültürümüz ve anlayışımız neredeyse aynı olan Suriyeli kardeşlerimizi dışlayarak, kışkırtarak, hedef göstererek ve katlederek , Osmanlı yadigarı tüm Ortadoğu coğrafyasını işgale hazırlanan “Gavur Batı”nın emellerine hizmet eden “Ajan provaktif” sosyal medya kullanıcıları, bu işlenen cinayetten ve tecavüzden birinci dereceden sorumludurlar. Bunların hepsi bu suça iştirakten tutulmalı ve yargılanmalıdır. En ağır cezalara çarptırılmalıdır.

Aslında tüm bu yaşananlara karşı en etkili önlem “İdam” cezasının bir an evvel yürürlüğe girip uygulanması olacaktır.

Sn yaşadığımız elim hadise, millet olarak, bizi derin elemlere gark etse de, ümmet bilinciyle davranıp, sağduyumuzu ve iz’anımız muhafaza ederek Irkçılara, Allah düşmanı imansızlara karşı onurlu ve vakur duruşumuzu muhafaza etmeliyiz. Onlar tüm bu kötülüklerinin hesabını bu dünyada da, Ahirette de verecekler. En ağır şekilde hak ettiklerini bulacaklar. Bize düşen ise, ırkı ve uyruğu ne olursa olsun ve hatta Dini ne olursa olsun, “İmani ve insani” duruşumuzu asla yitirmeden dimdik ayakta kalmaya devam edeceğiz.

Bebeleriyle birlikte Rahmana yürüyen “Emani” bacıma Rahmanürrahim’den rahmet diliyorum. Şehadeti kutlu olsun. Ümmet-i Muhammed’in Başı sağolsun….