Birkaç günden bu yana sosyal medya üzerinden yalan ve tezvirat dolu haberlerle halkı Suriyeli mültecilere karşı kışkırtmak isteyen güruhun alayı organize ve bilinçli şekilde bir tezgahın piyonluğunu yapmaktadırlar.

CHP’nin “Kaos” yürüyüşü kendi tabanında bile heyecan oluşturamadı. Kılıçdaroğlu’nu, Ankara’dan, İstanbul’a kadar yürüterek kamuoyunda infial üretmeyi planlayan “Üst akıl” halkın sağduyulu duruşuna toslayarak, Kılıçdaroğlu’nun “Heybetli! Yürüyüşü” nün bu projeyi kaldırabilecek potansiyelde olmadığını anlamış olmalı ki, tarz değişikliği yaparak, halkın hassasiyetlerini kaşımak suretiyle, Suriyeli mülteciler üzerinden yeni bir kaos stratejisini ortaya sürdü.

Sosyal medya üzerinden piyasaya sürülen yeni kumpas “Fetö” yalan rüzgarlarıyla başlatılmaya çalışıldı. Öncelikle Ankara Demetevler’de Suriyelilerin Türklere saldırdığı yalan haberi bir anda sosyal medyada patladı. Yalanın dozajı öylesine şiddetli artırıldı ki, bazıları “120 kişinin öldürüldüğü!”nü bile söylemekten imtina etmedi!

Konya ve Gaziantep’te de buna benzer tezviratlar piyasaya sürüldü. Ancak Türkiye kamuoyu bu yalanlara şimdilik itibar etmedi ve yalancılar, yalanlarıyla kalakaldılar.

Ülke olarak, yaşadığımız darbe teşebbüsleri ve Feto operasyonları, kamuoyuna yalan haberler ve düzmece tezgahlar hususunda ciddi bir deneyim kazandırdı. Şu aşamadan sonra Türk halkını gaza getirip, ABD-CİA yapımı kurgularla aldatmak kolay değil. Üst akıl panik içerisinde! Kudurmuş vaziyette! Her türlü alçaklığı deniyorlar olmuyor! Başaramıyorlar.

Bir oyun tutmadı mı? Hemen bir başkasını sürüyorlar üstümüze, yine olmuyor! Olmayacak ta Biiznillah!…

Üzerinde durmak istediğim husus şu ki, Halkın bu martavallara karnı tok olsa da, Devletin bu kışkırtmalar hususunda daha dirençli ve anlık karşı harekete geçebilmesi gerekmektedir. Özellikle sosyal medyayı büyük bir ustalıkla kullanan bu ihanet şebekesine karşı gereken tedbir ve cezaları anında uygulamalıdır.

Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde demokrasi devletin ve milletin aleyhinde ve yabancı güçlerin çıkarları için kullanılmaz. Devlet buna müsaade etmez. Birkaç günden bu yana organize olarak halkı kışkırtan ve ülkede darbe ortamına zemin hazırlayan sosyal medya kullanıcıları acilen bulunmalı ve bu kişilerin tüm gizli bağlantıları sorgulanmalıdır. Bu eylem basit bir nefret ve ırkçılık suçuyla geçiştirilemez. Bu tam olarak bir darbe provokasyonu dur ve failler darbe teşebbüsü ve casusluk suçlamasıyla adalet önünde hesaba çekilmelidir.

Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir. Her önüne gelen yabancı istihbarat servisinin kolayca “Casus amelesi” bulabileceği bir ülke olmamalıyız. Bu milletin inancına ve değerlerine ihanet edenin kellesi alınmalıdır. İdam cezası bir an önce çıkartılmalı ve uygulanmalıdır.

Kamuoyuna tavsiyem, önlerine getirilen her haberi hemen doğru olarak kabul etmemeleridir. Özellikle bu günlerde Suriyelilerin Türklere saldırdığı şeklinde birçok haberlerle karşılaşabilirler. Bunlar tamamen asılsız ve organize Fetoş yalanlarıdır. Zaman zaman Suriyelilerin karıştığı küçük ve münferit hadiselerde olabilir. Ancak bu, Suriyeliler bir kalkışma yapıyor anlamında algılanmamalıdır. Sonuç olarak onlarda insan, tıpkı bizim gibi.

Biz kendi vatanımızı da bu gariplere vatan kılarak, ecdadımızdan aldığımız genlerimizin gereğini yaptık. Biz onurlu ve şerefli, her şeyden önce imanlı bir milletiz. Bizim topraklarımızda, ekmeğimizde, gönlümüzde paylaşmaya yetecek kadar büyüktür.

Unutmayalım ki, ırkçılık İslami ve insani bir suçtur. Beyler! Mülk Allah’ındır ve biz, hepimiz onun kullarıyız. Toprağın altına giderken çıplak gideceğiz. Hangi ırktan olduğumuzun, mevkilerimizin ve sahip olduklarımızın hiçbir değeri olmayacak. Götürebileceğimiz tek şey “Onurlu ve imanlı bir hayattan geriye kalan hoş bir seda” olacaktır. Vesselam…