Korona dan önce hayatımızda ihtiyacımızdan fazla yüklendiğimiz her şeyin yük olduğunu yeni yeni anlıyoruz. Fazla yiyip tüketmek, zenginleşmek için fazla güç sarfetmek, fazla öfke, fazla nefret, boş lafların edildiği sohbetler gibi bize zarar veren her şeyden kurtuldukça sakinleştiğimizi hayatında belli bir sakinlikte gitmesini, kapitalist sisteme kurban olmamamız gerektiğini, Allah’ın istediği bir kul olmak için uğraşmamız gerektiğini sanki yeni anlar gibiyiz.

Şöyle bir etrafımıza baktığımızda; Mahallemizde bir sakinlik oluşmakta, cadde ve sokaklarda kızlarımız kadınlarımız pervasızca giyinip dolaşmamakta, işi olmayan insanlar şeytanın yuvaları olarak kabul edilen çarşı pazarda gezinmemekte, çocukları ve annelerin rızıklarının kesilerek oyun oynanan kumarhaneler ile boş vakitlerin geçirildiği mekanlar kapanmakta, yuva yıkan fuhuşhaneler kapanmakta,  kadın ve erkek arasındaki gerekli olan mesafe tokalaşmamak sureti ile korunmakta, bir musibet anında peygamber ve arkadaşları ne yapardı araştırılmakta ve Resulullah (s.a.v) yaptığı zikirler paylaşılmakta…

İşte yıllardır okuduğumuz veya okumadığımız evlerimizde bulunan Kuran-ı Kerim deki ayetlerde, hadislerde ve dinlediğimiz; hutbe, vaaz ve nasihatlerdeki bu ameller bir virüs korkusuyla işlenmemeli, bu yapılan amelleri Allah için daha iyi bir kul, Resulullah (s.a.v) daha layık bir ümmet olabilmek adına yapmalıyız.

Hz. Ali(r.a) sorarlar; “Başımıza gelen bu sıkıntılar imtihanmıdır? Yoksa cezamıdır?” Hz. Ali(r.a) cevaben “Allah’a yaklaştırıyorsa imtihandır, Allahtan uzaklaştırıyorsa cezadır”

Rabbim bu musibeti imtihan olarak görüp, kendisine yaklaştıranlardan eylesin.

Selametle…

Peygamberin Dilinden Dua

Allahım! Alaca hastalığından, akıl rahatsızlığından, cüzam illetinden ve kötü hastalıklardan sana sığınırım.(Ebu Davud)