Maraş’ta, Çorum’da, yüzlerce insan mezhep ve terör cinayetine kurban gitti. İçlerinde kadınlar, çocuklar ve masum insanların olduğu yüzlerce cana kıyıldı. Eminim ki, yine ne öldüren öleni, ne de ölen öldüreni bilmiyordu…

28 Şubat’ta beni duşüncelerimden dolayı, sadece başörtüsünü savunduğum için hapse atanlar beni tanımıyordu bile. Tıpkı benim onları tanımadığım gibi!

Başbağlar’da terör örgütü onlarca masum insanı cami çıkışında kurşuna dizdi!

Hakeza Sivas’ta yakılan insanlar…

Ne uğruna, kim için?

“Kutuplaşma, nefret ve kaos..”

Bir anda herkesin birbirinden nefret ettiği, ve canına diş bilediği bir dünyaya dönüşüyordu ülke toprakları. Peki ne uğruna?

Kaos tellalarının çıkarları için sarf ettikleri cilalı bir kaç sloganına aldanan yığınlar kime ve neye hizmet ettiklerinin bile farkında olmadan “Ölmeye yahut öldürmeye” gidiyorlardı.

Kimi?

-Bilmem! Tanımıyorum ki abi!..

***************

Son yıllarda hiç olmadığı kadar kutuplaştık. Toplum olarak ayrıştırıldık ve birbirimize “Ötekileştirildik”

Siyasetin dili ve üslubu o kadar bayağılaştı ki, evde çocuklarımızla siyasi tartışma programları bile izleyemez hale geldik.

Hemen hemen her gün saçma sapan sebeplerden cinayet işleyen sosyopatları, kadın cinayetlerini, çocuk tecavüzlerini, kavgaları, gasp, darp, hırsızlık vakalarını duymak ve izlemek ruhumuzda derin travmalar açıyor artık.

Şahsen adli haberleri hiç izlemiyorum. “Durduramadığım kavgaları, önleyemediğim cinayetleri, müdahil olamadığım zulümleri izlemenin bana ne yararı var?”

Bir kaç gün önce televizyon ekranlarında bir kavga yaşandı!

Bir Milletvekili, bir gazeteciyi canlı yayında darp etti!

Bu kavga beni kavgalı olduğum diğer tarafımla barıştıracak şeyler fısıldadı bana…

Barış Yarkadaş’ın “insancıl ve adil” duruşu, önyargılarımı tokatladı!

“Biz insanız. Farklı düşünebiliriz. Farklı gülüp, farklı hissedebiliriz. Farklı türkülerden hoşlanabiliriz. Farklı takımları tutup, farklı kokular sürebiliriz. Farklı filmlerden, farklı oyunculardan hatta farklı yemeklerden hoşlanabiliriz.”

Yahu tamam da: Tüm bunlar bizi “En fazla insan yapar!”

Farklı siyasal tercihlerimizde olabilir ve farklı liderlere güvenip, farklı partilere oy verebiliriz.

Bu da bizi “En fazla insan” yapmalı!

Yahu biz birbirimizi ne adına bölüp bölüştürüp, ayrıştırıp ötekileştiriyoruz ki?

Karşı daire de bir komşum var. Aile Süleymancı. Sosyal medya dan paylaşıyor birileri “Süleymancılar falanca Parti’ye oy vermiyor haa!”

-Bana ne! Bana ne kardeşim! Ben tuzum bittiğinde o komşumdan istiyorum. Ev de olmadığım zaman ailemin, çoluk çocuğumun başına bir şey gelse ilk o komşumun yetişeceğini biliyorum…

Alt katımda ki dairede oturan aile büyük ihtimalle CHP’li. Bulunduğum blokta 47 daire var ve her birisinin ideolojisi, dünya görüşü ve hatta ahiret inancı bile birbirinden farklı olabilir. Biz, suyumuz kesildiğinde AK Parti’li veya CHP’li komşumuz hangisi diye düşünmüyoruz. Çalıyoruz kapıları, hangisinde varsa ondan alıveriyoruz…

Geçenlerde karşı bloktan bir daire de yangın çıktı ve blokta oturan herkes yangını söndürmek ve aileye yardımcı olmak için bir biriyle yarıştı. Hiç kimse evi yanan kişilerin hangi partiye ya da inanca mensup olduğunu sormak bir yana aklından bile geçirmedi..

Hülasa; Biz insanız. Alışveriş yaptığım bakkalım başka partiden, traş olduğum berber başka bir partiden ama biz hepsiyle dostuz. Zira her biri hayatımızın bir yerinde var ve yaşamayı birbirimize kolaylaştırıyoruz. Biz insanız çünkü!

Barış Yarkadaş’a göstermiş olduğu mert, hakkaniyetli ve adil tavrından dolayı, en çok ta bana kendimle muhasebe etme fırsatı sunduğundan dolayı gönülden teşekkür ediyorum.

Yanlış anlaşılmaması bakımından şu notu da düşmek isterim; Latif Şimşek ile de tıpkı Barış Yarkadaş ile olduğu gibi hiç tanışmadım, görüşmedim ve konuşmadım. Burada konu ettiğim ve alkışladığım Barış Yarkadaş’ın ilkeli tavrınadır. Aksi halde Latif beyle ideolojik benzerliğimizden yola çıkarak yazdığım bir yazı değildir. Vakti zamanında Mustafa Balbay hapse girip çıktığında da kendisine “Geçmiş olsun” dilekli bir köşe yazısı neşretmiştim. Tarafımız mazluma, haklıya, Övgümüz “Adalete” yergimiz ise zalime ve  “Zulmedir!”

Adil duruş kimden gelirse alkışlanmalı, zulümde kimden gelirse zımmedilmelidir! Ancak bu şekilde hakkaniyetli ve yaşanabilir bir dünya meydana getirebiliriz. Çocuklarımıza miras bırakacağımız daha güzel bir dünyanın yegane yolu onlara her fırsatta “İnsan olduğumuzu ve başkalarınında bizim gibi insan olduğunu hatırlatmak olacaktır”

Bu arada şunu da hemen söylemeliyim ki; Siyasi tercihim değişmedi. Barış beyin siyasi tercihinin değişmesini de beklemiyorum. Fikri mücadelemiz elbette bakidir. Ama “İnsanca, saygı ile, erdemli, etik, kavgasız ve gürültüsüz…