-Abi köşe yazacak mısın?

-Yok, yazmayacağım! Ruhum yok bugün.

-Yazsan iyi olurdu. Bugün senin yazı günün..

Yazmalı mıydım bilmiyorum ama yazsaydım eğer; Şu çivisi çıkmış dünyayı kendi eksenin de dönüyor sananları yazardım herhalde..

Kokuşmuş bir sefahatın debdebesine kapılmış "Ben, benim, bendeniz" çukurunda boğulan zavallıları da!... Evvelini, ikbaline kurban etmiş, endam eyleyip, boyun bükmekten sırtı kamburlaşmış, birkaç lokma için şahsiyetinden vaz geçmişleri yazardım belki! Sıradan kimselerin, sıradan hayatlarında ki badirelere gözünü, gönlünü ve kulağını tıkayıp, "Görme, duyma, konuşma" düsturunu, sahip olduğu sükseli yaşamın mimarı addedenlerin, "Yağma ve yığmacılıkta" ne denli mahir olduklarını yazardım...

Adli vak'alar ilgi alanım olmasa da, sosyolojik gerçeklere aşinalığım gereği, toplumun nasıl bir cinnete düçar olduğundan dem vurur, minik bir otopark tartışmasının nasıl olurda üç beş cinayetli bir katliama dönüşebildiğine dair hayretimi yazardım! Yasaların, cinayetleri engelleyemeyişinin sebebini sorardım kendime! Küçücük çocukların uyuşturucu kullanmasında gerçek suçlunun veya suçluların kimler olduğunuda yazardım.

Mesela:

a) Kendisi

b)Arkadaşları

c)Ailesi

d) Ceza sisteminin caydırıcı olmaması

e)Hepsi

Bir zamanlar birlikte ağlayıp, birlikte güldüklerimiz, birlikte kavgalara karışıp, kaldırım taşlarıyla kovalandıklarımızın, "Adalet ve insanlığın ihyası" için dertlendiklerimizin, kapitalist sistem karşısında buzun, güneşte eridiği gibi, nasılda "Vıcıklaştıklarıni" yazabilirdim!

Gölgelere mevzilenip, "Bir taşa üç kuş" bekleyen siyasetçileri, "Memleket bizim" şarkısından, "Memleket benim" türküsünü evhamlayan kimi zenginleri, herşeyi devletten bekleyen cahil bırakılmış kimi toplulukları da yazardım.. Yazsaydım, yazardım! Yazsa mıydım?