Diriliş neslinin öncüsü üstad Sezai Karakoç iki gün önce dünya sürgününü tamamladı ve Rabbine gitti. Bir diriliş işçisini, Allah kentinin işçisini kaybettik. Üstad dünya sürgününde boş durmadı. Diriliş neslinin tohumlarını attı. Bu tohumların bir kısmı yeşerdi, bir kısmı ise kurudu. Ama O yeşeren her tohumun kuruyan tohumlara cansuyu olduğunu da  gerideki eserlerinde bıraktı ve gitti. Gençlerin platonik aşk şiiri Mona Roza taş kesilmiş kalplerin anahtarı oldu.Diriliş Neslinin Amentüsünü özellikle  gençleri harekete geçirmek için ve "kendisinin bir diriliş eri olduğuna inanarak başlar. Sadece gençleri teşvik etmekle kalmıyor, düşünce hayatıyla inanç hayatı arasında kopmuş olan bağları yenileme davası olarak başlatır ."Benim Amentüm bir nesil amentüsüdür" diye başlar.

Tek kişiye ait olmanın derinliği yanında, toplumun koro sesidir. Benim Amentüm, kana işleyen, kana kırmızı rengini veren demir gibi kanın için de ışıldayan bir tomurcuklanmadır. Bu Amentü müslümanlar için yeniden varoluşun ilanı, bir diriliş kendine ve çağa meydan okumadır . Yeniçağın yakasına sarılmak, sorguya çekmek gerekirse sorguya çekmeyi taa gerilere kadar götürmek. Yeni bir insan ve toplum psikolojisini örmek, amansız kültür savaşının öncüsü olmak için "işte diriliş erinin görevi ve işte benim görevim budur" der. Gözü bağlamak değil bütün yönlere gözü dört açmaktır. Bu Amentü geçmişi inkâr da değil geçmişe mahkum da değil. İkisi arasında kök ilgisi ve ilişkisi kurmadır.

Geçmiş zamanı, gelecek zamanı şimdi ki zamana getirme. Kaskatı karanlığı yırtmak için, kuraklığı kurutmak için inmiş yağmurdur. Bir oluşa çağrıdır. Umutsuzluğu yıkmak , yeniden umut yoluna, kapısına çıkmaktır. Diriliş erleri için sen Allah'ın dünyada öyle bir halifesisinki senden daha şahsi, senden daha içtimai,  tarih bilinçli ve tarihle yorulmuş bir başkası olamaz. Müslümanlık sadece psikolojik, sosyolojik yada tarih içi Müslümanlık değildir. Her müslüman önce , kendi iç dünyasında müslüman olmalı sonra dışarıda. Günümüzde ne yazık ki şeytanın ve İslam düşmanlarının saldırıları her birimizin iç benliğine doğru sarkmağa başladı. Artık en büyük savunma savaşımızı kendi içimizde vermeliyiz. Gösterişli ve gürültülü laflar yerine İslam toplumunu inşa edebilmek için her şeyden önce inşa edicileri yetiştirmeyi namaz gibi , oruç gibi kutsal bir borç bilmek zorundadır diriliş eri.İnsanın kaygısıyla toplumun kaygısının özdeşleşmesidir.

Fiili savaştan öte öncelikle bir ruh savaşının kazanılmasıdır.  Ruh savaşını kazanamayan her şeyin yenilgisine uğramasıdır. Maddi olan her şeyin ruhun buyruğunda olmasıdır. Medeniyet zaferinin hayat tarzı olmasının ancak zihniyet devrimiyle olmasıdır. Allah'a inanan insanın özgür olmasıdır. İnsanı kuşatan bütün eşyalardan insanı ancak Allah kurtarır ."İnkar tutsaklık, inanç özgürlüktür". Allah'a inanma onun için "aşktır, yoldur, anlamdır, sestir, ülküdür, varoluştur". Her şey, inanan insanın, Allah'a doğru koşusu, düşüşü, tekrar yücelişi hakikat medeniyetini getirişi ve sonra tekrar buluşu biçiminde olup biter.İnançsızlığın karanlığında ruhun daralacağına inanmaktır. "Şiir ruh pencerelerini ona açtıkça şiirdir".  Yoksa balmumundan peteklerdir.

Diriliş eri bütün inkara, engellere rağmen yolundan vazgeçmeden zirveye en yükseğe çıkmalıdır. Davası ve kavgası hakikat savaşı için olmalıdır. Diriliş erleri ancak peygamber sancağının altında toplanarak ve o sancağı taşıyarak varoluşunu sürdürür. Bu sancak hiçbir putun önünde eğilmeden sadece Allah'ın önünde eğilme sancağıdır." Hayat hakikate karşı verilen savaşlara karşı başkaldırmadır. O zaman hayat "haya'lı" olur. Savaş, gerçek barışın sağlanması ve Allah''ın düzeninin kurulması içindir. Her sıkıntılı andan sonra Allah'ın rahmetine sığınmak ve ümitsizliğe düşmekten kurtulmaktır . Amacın durmadan taklitten tahkime geçme yolunda olmasıdır.

Diriliş eri sözlerin sadece dış anlam ve yorumları ile değil onları kayıtsız şartsız kabul etmek yada kınamaktan ziyade inceleyerek, deneyerek, karşılaştırarak ve düşünerek değerlendirmeyi şiar edinmelidir. İslam onun için ifrat ve tefrit değildir". Orta yoldur bu.  Amentü, çağdaş kandildir. Eşyaya yeni bir ışık tutarak anlamların hakiki çevrelerini aydınlatmaktır. Diriliş erliği yığın bencilliğine karşı bir direniş, yığın bencilliğine esir olmama yolunda bir karşı koyuştur. Çağa karşı bir başkaldırıdır.

Erdemli devlet ne doğunun mutlak ve mistik itaat prensibi ne batının sürekli muhalefet ve başkaldırı ruhudur. İnsanların her türlü politik, ekonomik ve sosyal gelişmelerine ve kuruluş tertiplemelerine açık bir erdem düzeni. Bu erdemin temeli insanların da razı olacağı Allah'ın rızasını alacak bir devlettir. Müslümanlar için ideal devlet tablosu budur. Müminlerin toplumu ne kadar yüksek bir ruh ve karakterde olursa o kadar bu ideale yaklaşacaklardır. Bütün mesela birinden tarihi sebeplerle yitirilmiş varoluş şuurunun azalması yönünde köklü ve temelli bir girişimin başlamasıdır. Bu girişim diriliş girişimidir. Üstad bu dünyadan göçtü. Üstadın davası yetim kalmamalı. Özellikle gençlerimiz bu davayı kolye gibi boyunlarında, kitap gibi göğüslerinde ve ufukların ötesine ulaştırmak için zihinlerinde yaşatmalıdır.

Rabbim kendisine rahmet eylesin.

Not:Üstada saygı için gelin hepimiz "DİRİLİŞ NESLİNİN AMENTÛSÜNÜ" Yeniden Okuyalım