Gaziantep’te 1999 yılından önce yapılan tüm yapıların incelenmesi ve deprem dayanıklık testlerinin yaptırılması gerektiğini belirten Arslanoğlu, “’İmar Barışı’ adı altında kaçak yapılaşma affı ile denetimsiz, yeterli mühendislik hizmeti almamış yapılar da yasal hale getirilmiş, bugüne kadar sınırlı da olsa deprem güvenliği için atılmış olan tüm adımlar boşa çıkartılmıştır. İmar barışından yararlanmış olsa dahi, gerekli yasal düzenlemelerin yapılarak Şehrimizde 1999 yılından önce yapılan tüm yapıların incelenmesi deprem dayanıklık testlerinin yaptırılması gerekmektedir” dedi.

1999 yılından önce yapılan tüm yapıların incelenmesi gerekiyor

1999 Marmara depremlerinin 20’nci yıldönümüne ilişkin gazetemize değerlendirmede bulunan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Gaziantep Odası Başkanı Sinan Arslanoğlu, “17 Ağustos 1999 Marmara depremlerinin ardından 20 yıl geçti; değişen bir şey yok” dedi. Gaziantep’te 1999 yılından önce yapılan tüm yapıların incelenmesi ve deprem dayanıklık testlerinin yaptırılması gerektiğini belirten Arslanoğlu, “’İmar Barışı’ adı altında kaçak yapılaşma affı ile, denetimsiz, yeterli mühendislik hizmeti almamış yapılar da yasal hale getirilmiş, bugüne kadar sınırlı da olsa deprem güvenliği için atılmış olan tüm adımlar boşa çıkartılmıştır. İmar barışından yararlanmış olsa dahi, gerekli yasal düzenlemelerin yapılarak Şehrimizde 1999 yılından önce yapılan tüm yapıların incelenmesi deprem dayanıklık testlerinin yaptırılması gerekmektedir” dedi.

Marmara depreminde 18.373 kişi yaşamını yitirdi

Marmara depreminde 285 bin kişinin hayatını kaybettiğini dile getiren Arslanoğlu, “17 Ağustos 1999'da saat 03:02'de merkez üssü Gölcük olan 7.4 büyüklüğündeki 45 saniye süren ve resmi bilgilere göre 18.373 kişinin yaşamını yitirdiği, 23.781 kişinin yaralandığı, 505 kişinin sakat kaldığı 285.211 ev ve 42.902 işyerinin hasar gördüğü Gölcük depreminin ardından 20 yıl geçti.Depremde ortaya çıkan bu olumsuz tablo; afet zararlarının doğrudan belirleyicisi olan; düşük standartlarda, sağlıksız ve yasadışı bir yapılaşma, ranta dayalı hızlı ve düşük nitelikli kentleşme, bilimsel normlara dayalı olmayan arazi kullanım ve yer seçimi kararları, denetimsizlik ve özellikle tüm bu olumsuzlukları giderecek yasal düzenleme ve idari yapılanmaya ilişkin bütünlüklü bir çalışmanın olmayışının bir sonucunda ortaya çıkmıştır.

Diğer taraftan, bütün dikkatler sonuçları çok daha büyük olacak olası bir İstanbul depremine haklı olarak odaklanmışken; toplam uzunluğu 600 kilometre olan ve etkili olduğu bölgede içinde Gaziantep’inde bulunduğu 11 ilimiz ve barajlarımızın bulunan, uzun süredir sessizliğini koruyan ve enerji biriktiren ve geçmişte çok sayıda yıkıcı depreme kaynaklık etmiş, yakın gelecekte de yıkıcı depremlere kaynaklık etmesi kaçınılmaz olan Doğu Anadolu Fay Zonu’da gözlerden uzak tutulmamalıdır” dedi.

Yakın bir gelecekte 7.5 şiddetinde bir deprem olasılığı yüksek

Arslanoğlu, “Doğu  Anadolu  Fay  Sistemi’nde 4-8  mm/yıl  gibi  çok  düşük  kayma  hızlarına  sahip  farklı segmentler farklı deprem davranışları göstermektedir. Bu segmentlerdekidepremler  150-500/900  yıl  arasında  değişen  aralıklarla  yinelenmektedir.  1822-1905  deprem  serisi öncesinde, DAFS’nde ilk olarak 1114 yılında Gölbaşı-Türkoğlu segmentinde büyüklüğü 7.8 olan  büyük  bir  deprem  meydana gelmiştir.  Deprem Kahramanmaraş  ve Gaziantep çevresinde  çok ağır hasara neden olmuştur.

Gaziantep’e kuşbakışı 40 km olan Gölbaşı-Türkoğlu  segmentininGölanımevkinde  yapılan  fay kazılarında  1000  ve  2000  yıl  öncesi  iki  deprem  izinin  saptanması, bu segment  üzerindeki depremlerin  1000 yıl aralıklarla tekrarlandığını ve 1114 yılından bu yana yaklaşık 894 yıldır büyük bir depremin olmadığını ortaya koymuştur.  Bu bulgu Gölbaşı-Türkoğlu segmentinin yakın bir gelecekte yaklaşık büyüklüğü 7.5 şiddetinde bir deprem oluşturacağı teknik verilerle bizlere göstermektedir” dedi

’İmar barışı’ ile denetimsiz yapılar yasal hale getirildi

Gaziantep’te 1999 yılından önce yapılan tüm yapıların incelenmesi ve deprem dayanıklık testlerinin yaptırılması gerektiğini belirten Arslanoğlu, “’İmar Barışı’ adı altında kaçak yapılaşma affı ile, denetimsiz, yeterli mühendislik hizmeti almamış yapılar da yasal hale getirilmiş, bugüne kadar sınırlı da olsa deprem güvenliği için atılmış olan tüm adımlar boşa çıkartılmıştır. İmar barışından yararlanmış olsa dahi, gerekli yasal düzenlemelerin yapılarak Şehrimizde 1999 yılından önce yapılan tüm yapıların incelenmesi deprem dayanıklık testlerinin yaptırılması gerekmektedir.

Özellikle büyükşehir belediyesinin çalışmasını yaptığı deprem master planını taktirle karşılamakla birlikte, yetkililerin şehrimizde gelecekte olası depremi kabullendiklerini göstergesi bizlere umut veriyor. Bu çalışmaların içerisinde öncelikli olarak şehrimizin tamamının mikrobölgeleme etütlerin yaptırılması ve şehir planlamalarının ve kentsel dönüşüm alanlarının bu etütlere göre revize edilmesi gerekmektedir. İnşaat Ruhsatı vermeye yetkili ilçe belediyelerinde, yapılan zemin etütlerinin denetimini yapan jeoloji mühendis bulunmaması mevcut yapılan tüm zemin etüt raporların doğru olduğu kabulüyle denetimsiz olarak onaylanmakta ve yapılan tüm statik projeler bu raporlara göre hazırlanmaktadır” şeklinde konuştu.

Depremlerin afete dönüşmemesi mümkün

Bir doğa olayı olan depremlerin afete dönüşmemesinin ve deprem zararlarının azaltılmasının mümkün olduğunu belirten Arslanoğlu, “Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, bir doğa olayı olan depremlerin afete dönüşmemesinin ve dolayısıyla deprem zararlarının azaltılmasının mümkün olduğunu bir kez daha belirtiyor ve; doğa kaynaklı bir olayı afete dönüştüren en önemli etmenlerden biri olan yapının oturduğu zeminlerin jeolojik ve jeoteknik özelliklerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesinin ancak jeoloji mühendisleri tarafından yerine getirilebileceğini ifade ediyor ve yapı üretimi ve denetimi süreçlerinin jeolojik-jeoteknik (zemin ve temel) etüdü,  mimari, statik, elektrik, makine, peyzaj gibi tüm  etüt ve projelerin 3194 sayılı yasada belirtildiği şekilde ayrı ayrı ilgili meslek disiplini tarafından yerine getirilmesinin uygulamada sağlanması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz” diye konuştu.

BAHRİ UÇAR