Dünya çok çok küçüldü!

İletişim sayesinde olan biten her şeyden haberi oluyor herkesin.

Dünyanın öbür ucunda yaşanan bir olayı, en ücra köşedeki insanlar anında duyuveriyor.

Kötülüğün; sistemi sağlam, planı sinsi, oyunu kusursuz, silahı güçlü, eli de kuvvetlidir.

İyiliğin ise müşterisi az, devamlılığı zordur...

İlk insanla birlikte iyilik de kötülük de var olmuştur elbette. Lakin şimdiki kadar yaygınlaşmamış, şimdiki kadar sıradanlaşmamış, toplumları şimdiki kadar ifsat etmemiştir.

O halde iyilik tarafında olanların gayret ve çabası çok fazla olmalıdır ki, iyilik kötülüğe mağlup olmasın...

Çölde yaşayan zengin ve muktedir bir kabile reisinin hikâyesini hatırlatalım:

Reisin dillere destan, eşi benzeri az bulunur bir atı varmış ve günün birinde, bu pek sevgili atına atlayarak tek başına çöle gezmeye çıkmış. Hayli zaman at koşturduktan sonra dönmek üzereyken uzaklarda bir karartı dikkatini çekmiş.

Biraz yaklaşınca bir insanın yerde yattığını görmüş. Çok hasta veya ölmek üzere olduğunu zannederek, atından inip yerdeki adama yardıma gitmiş.

Hala nefes aldığını görünce sevinip atının terkisinden su kırbası almak üzere atına yönelmiş, yerdeki mecalsiz ve hasta adamı, o herkesten kıskandığı değerli atın üzerinde görünce şaşırıvermiş. Meğer adam numara yapıyormuş.

Adam atı topuklayıp erişilemeyecek kadar uzaklaştıktan sonra dönüp, alay edercesine bakmış atın sahibine...

Fakat bir gariplik varmış; atın sahibi ardından koşarak bağırıp çağırmıyor; sadece durduğu yerde hüngür hüngür ağlıyormuş.

-Ne oldu diye seslenmiş hırsız; ”zoruna gitti de ondan ağlıyorsun değil mi? Sen ki bu atı kendi gözünden, evladından bile kıskanırdın, ama bak, aklım ve çevikliğim sayesinde şimdi benim oldu; artık ne kadar ağlasan yeridir.”

Atın sahibi gözyaşlarını silmiş ve demiş ki; “Hayır ey hırsız, atımı çok sevdiğim doğrudur; senin onu benden çalman da elbette çok gücüme gitti, fakat onun için ağlamıyorum.”

- “Yaaa, niçin ağlıyorsun öyleyse, kadınlar gibi?”

- “Şunun için: Bu haber yarın etrafta duyulduğunda, senin nasıl bir hile ile atımı elimden kapıp çaldığın dilden dile gezdiğinde; bundan sonra hiç kimse çölde ölmek üzere olan gerçek bir ihtiyaç sahibine bir damla su bile vermeyecektir.

Yani sen böyle yaparak sadece hırsızlık yapmadın, insanların iyilik yapma melekelerini yok ettin. İyilik yapmak isteyenleri korkar hale getirdin. İşte tüm üzüntüm ondandır. Şimdi eğer ben bu çölde ölümsem, sakın bu olayı kimseye anlatma!”

Aramızda iyilik uğruna ve sadece Allah rızası için para, mal, eşya ve imkanlarımızı seferber edenlerimiz oldu. Elhamdülillah, iyi ki de oldu.

Sonrasında en değerli atlarımız (siz buna paralar, altınlar, ümitler, niyetler, hayaller de diyebilirsiniz) yardım ettiğimiz kişiler tarafından çalınmış da olabilir. 

Atınızın bazı utanmazlar tarafından çalındığını gördüğünüzde bundan sonra neye, kime, nasıl güveneceğiz noktasına da gelmiş olabilirsiniz?

Ama sakın pes etmeyin!

Kadir kıymet bilmezlere aldırmayın.

Siz iyilik yapmaya devam edin.

Çünkü çöllerde yerde yatan birçok gerçek ihtiyaç sahibi mazlum var.

Ve siz nice mazlumun elini tutma ve böylece onları ıstırap dehlizinden kurtarmış olma nimeti ile nimetlenmiş olacaksınız.

Selam ve dua ile.