Ülkemizin başlıca sorunlarından biri olarak bilinen boşanma başta aile kavramına büyük bir zarar vermektedir.

TÜİK'in açıklamış olduğu rakamlar baz alındığında Türkiye'de 2017 yılı boşanma sayısı % 1.8, 2018 verileri ise dikkate alındığında bu rakam % 3'e tekabül ediyor.

Aile bağlarını iyiden iyiye yıpratan ve kişide ruhsal sorunlara yol açan boşanma olayı ülkemizde önüne geçilemeyecek bir durum haline gelmiştir. Manevi açıdan kişiye zarar veren boşanma olayının bir diğeri boyutu ise maddi boyuttur. Boşanma olayı sonucu kişinin eşine ödediği nafaka vb. maddi unsurlar hali hazırda olay içinde bulunan şahıs üzerinde psikolojik kalıcı etkiler bırakmaktadır. Ülkemizde boşanmaların olayları; aldatma, şiddetli geçimsizlik ve kıskançlık gibi konulardan meydan gelmektedir.

Kuşkusuz boşanma olaylarından en fazla çocuklar etkilenmektedir. Henüz küçük yaşta anne ve babanın ayrılığı sonucu çocuk psikolojik açıdan derin bir çöküntü içine girmektedirler. Anne ve babanın ikilemi arasında kalan çocuklar manevi açıdan aşırı derece de hırpalanma ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

Evliliği genel olarak bitirmeme taraftarı kız tarafıdır. Bunun sonucunda kadın istemediği durumlara maruz kalıyor. Zor durumda kalan kadınlar baba evine veya devletin açmış olduğu sığınma evlerinde kalmayı tercih ediyorlar. Boşanma olayının yanına bir parantez açmak gerekirse, boşanmak istemeyen kız tarafı ile boşanmak isteyen erkek tarafı karşı karşıya kaldıklarında üzücü bir şekilde belirtmek gerekirse bu olayın boyutu cinayete kadar gidebilmektedir.

Ülkemizde önüne geçilemeyen hadiselerden biri de kadın cinayetleridir. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav’ın yapmış olduğu açıklamada 2017'de 409 kadın, 2018 de 290 kadın; eşi, babası oğlu, sevgilisi veya tanımadığı bir erkek tarafından katledildi. Kav'ın, bu cinayetlerin önüne neden geçilemiyor sorusu üzerine, verilen cezaların caydırıcı olmaması nedeniyle bu olayların önüne geçilememektedir demecini vermiştir.

Devletin bu tür olaylar üzerinde titiz bir şekilde durması yine de olayların önüne geçilemez bir vaziyet halini almıştır. Boşanma ve kadın cinayetlerinin önüne geçmek adına daha caydırıcı önlemler almak adına çalışmaların daha çok artırılması görüşünü de şiddetli bir şekilde savunanlardan biri olarak bu haftaki yazımı noktalamaktayım.