Avrupa kriterleri, İstanbul sözleşmesi, cinsiyet eşitliği vb. zorbalıklar sonucu kadına o kadar haklar verildi ki, kadın kadınlığını yitirdi ama erkek de olamadı. Çünkü yaratan onu kadın olarak yaratmıştı. Erkek kavvam iken, kavvamlığını koruyup gözetme, sorumluluk yüklenme, ailenin hamallığını yüklenme yönünde kullandı. Çünkü yaratan ona kavvamlığına göre özellikler vermişti. Ancak kadın ve erkeğin rolleri değiştirilmek istenince, işler kitlendi. Çünkü bu, ata et, aslana ot vermek gibi fıtrata aykırıydı.

Kadın o kadar kışkırtıldı ki, kendini erkeğin üstünde ve kavvam olarak görmeye başladı. Erkek de kavvamlığını terk etmeye ikna edildi veya buna mecbur bırakıldı. Kadın da erkeğin zevceliğinden alınıp hasmı yapıldı. Artık kadın ve erkek birbirine eşim diyor. Eşimin eşiyim – eşitiyim diyor, biz yerine ben diyor. Eşitler arasında yöneticilik mi olur. Orada ancak “kimin dediği olacak” mücadelesi olur ve olmaktadır.

Hâlbuki Allah (cc) şöyle buyurur:

“Erkekler, kadınlar üzerine “kavvam” sorumlu / koruyup kollayıcılarıdırlar.  Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta) dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah'ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da "gayb"ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) baş kaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin. Olmadı, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün.  Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür.” (Nisa 4/34)

Ayetten bazı dersler:

  1. Evin reisi erkektir. Bu reisliği yaratan belirlemiştir dolayısıyla tartışılmaz. Evet, evin reisi tabi ki gereğinde aile bireyleriyle istişare eder. Ama sonuçta yine son söz, evin reisine aittir.
  2. Herhangi bir müessese gibi, ailede de reis tek olur, çift olmaz.“Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka ilâhlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş'ın Rabbi Allah, onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir.” (Enbiya 21/22) Bu hüküm; yer ve gök için geçerli olduğu kadar, ikisi arasındaki tüm düzen ve nizamlar için de geçerlidir. Bir devlette iki reis, bir orduda iki komutan, bir şirkette iki genel müdür, bir atölyede iki tana ustabaşı olamayacağı gibi, bir ailede de iki reis olmaz. Olduğu takdir de yer ve gök misali bu düzenler de fesada uğrar ve dağılır.
  3. Erkeğin, reislik gereği birtakım sorumlulukları varıdır. Reislik üstünlük demek değildir. Tam aksine reislik, ağır bir yük ve sorumluluktur. Nitekim nice zayıf karakterli kimseler, sırf bu sorumluluktan kaçtıkları için, evlenmemeyi tercih ediyorlar. Reislik bir anlamda da hizmetçiliktir. Resulullah (sav) şöyle buyurur: “toplumun efendisi/reisi hizmetçisidir.” (Mevahib-ul Ledunniyye, Zerkani şerhiyle C. 4, S. 117,118 (zayıf kaydıyla))
  4. Bu sorumluluklardan biri, kadın koruyup kollaması, onun haklarını gözetmesidir.
  5. Nafaka sorumluluğu bu sorumluluklardan bir diğeridir. Eşi ve çocuklarının; yeme içmeleri, giyim kuşamları, sağlık sorunları, barınmaları vb. tüm fıtri ihtiyaçlar, erkeğin sorumluluğundadır. Tabii olarak koca, bunlara gücü olduğu müddetçe, yaz kış, soğuk sıcak, gece gündüz, demeyip çalışmak ve bu ihtiyaçları gidermek zorundadır. Meşru mazeretler hariç.
  6. Bu koruyup gözetmenin gereği olarak; aile bireylerinin eğitim ve terbiyeleri ile ilgilenmeleri de erkeğin sorumluluğudur. Tabii ki bu eğitim ve terbiyenin yine Allah (cc) ve Resulü’nün (sav) koyduğu ölçüler dâhilinde olması şarttır.
  7. Allah (cc) insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Buradaki ifade, iyi anlaşılmalıdır. Buradaki mana, cins olarak erkeğin kadına veya kadın cinsinin, erkek cinsine üstün kılınması değildir. Bilakis her birinin belli özellikleriyle diğerine üstün kılınmasıdır. Yani erkek, erkeğe mahsus olana özellik ve meziyetlerde kadından üstündür. Örneğin fiziki kuvvet, zor işlere tahammül etmek gibi… Buna mukabil, kadın da zariflik, kibarlık, şefkat ve merhamette çok daha öndedir ve üstündür. Bu meziyetler bir üstünlük değil, fıtrat meselesidir. Allah (cc) katında üstünlük ve değerliliğin ölçüsü ise takva iledir. Kim daha çok Allah (cc) ve Resulünün (sav) emirlerine tabiyse, o üstündür. Bunun dört ihtimali vardır.
  1. Kimi erkeklerin, kimi kadınlardan üstün olması...
  2. Kimi kadınların kimi erkelere üstün olması…
  3. Erkeklerin kendi aralarında birbirlerine üstün olmaları…
  4. Kadınların da kendi aralarında birbirlerinden üstün olmaları…

Allah (cc) ve Resulünün emrine amade olan erkek ve kadın, fasık ve facir olan erkek ve kadınla kıyas edilemez. “Saliha” bir kadın “fasık” bir erkten üstün olduğu gibi, “salih mütteki” bir erkek de “fasıka” bir kadından elbette üstündür. Evet, Allah (cc) katında üstünlük, hiçbir maddi değerle değil, iman, takva ve kulluk oranına göredir. Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...