Ahtapotlar, yalnızca görünüşleriyle değil, vücut yapıları ve sinir sistemleriyle de hayranlık uyandırıyor. “Ahtapotların 9 beyni var” söylemi, ilk duyulduğunda kafa karıştırıcı gelse de, bilimsel olarak oldukça ilgi çekici bir gerçeğe dayanıyor. Peki bu kadar çok beyin ve kalp neden? Ahtapotları bu kadar özel yapan şey ne?
Ahtapotların gerçekten 9 beyni mi var?
Evet ama bu durum biraz açıklama gerektiriyor. Ahtapotların bir merkezi beyni, yani ana sinir kontrol merkezi vardır. Ancak bunun yanı sıra her bir kolunda birer tane sinir düğümü (ganglion) bulunur. Yani toplamda 8 kol + 1 merkez beyin = 9 ayrı sinir kontrol merkezi vardır.
Bu yapı sayesinde:
-
Kollar bağımsız olarak hareket edebilir
-
Ahtapot aynı anda farklı yönlere hareket verebilir
-
Avlanma ve kamuflajda yüksek koordinasyon sağlar
Bu özellikler, ahtapotu diğer omurgasızlardan çok daha zeki bir canlı haline getirir.
Üç kalpli canlı: Ahtapotun dolaşım mucizesi
Ahtapotların vücudunda tam 3 kalp bulunur. Her bir kalbin farklı görevi vardır:
-
Ana kalp: Tüm vücuda kan pompalar
-
ve 3. Çevresel kalpler: Solungaçlara kan gönderir
İlginç bir detay: Ahtapot yüzmeye başladığında ana kalbi bir süreliğine durur! Bu nedenle çok fazla hareket etmekten hoşlanmazlar, daha çok saklanarak yaşarlar.
Mavi kan gerçek mi?
Evet, ahtapotların kanı gerçekten de mavi renktedir. Bunun nedeni ise:
-
Hemoglobin yerine hemocyanin kullanmaları
-
Hemocyanin, oksijen taşıma görevini mavi renkte yerine getirir
-
Soğuk ve düşük oksijenli sularda yaşamak için idealdir
Bu özellik sayesinde ahtapotlar, derin deniz koşullarına mükemmel uyum sağlar.