Terörsüz Türkiye Süreci kapsamında TBMM bünyesinde kurulan Meclis Komisyonu TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Toplantıda bir konuşma gerçekleştiren AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, AK Parti Grubu adına önemli değerlendirmelerde bulundu.
AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üçüncü toplantısında AK Parti Grubu adına önemli değerlendirmelerde bulundu. Abdulhamit Gül’ün konuşmasında öne çıkan başlıklar ve mesajlar şöyle:
Bu Süreci Politik Çıkarlara Kurban Etmemeliyiz
“Öncelikle, Türkiye'nin tam olarak terörden arındırılmasına yönelik önerilerimizi biz kamuoyuyla da paylaştık. Bu konuda hangi adımların atılmasını yine sıklıkla ifade ettik. Öncelikle, konuştuğumuz meselenin bir güvenlik meselesi olmaktan öte, milletimizin geleceğine, birliğine, beraberliğine yönelik bir mesele olduğunun farkındayız; bu bilinçle bir meseleye yaklaşıyoruz. Bunun için de önemli olan, usul anlamında ortak akıl ve istişareyle bu meselenin konuşulmasıdır. Bu süreci, üslubumuz, yaklaşımımız ve tavrımızla ideolojik hesaplara, kısa vadeli siyasi çıkarlara, politik çıkarlara kurban etmememizin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Bu mesele, milletimizin tamamının meselesi ve milletimiz de birliğini, dirliğini hedef alan hiçbir siyasi fırsatçılığı asla affetmemiştir. Ben, atacağımız bu adımlarla terörsüz bir Türkiye'nin bundan sonraki nesillerle çok önemli bir dönem yaşayacağına inanıyorum ve tüm bu çalışmalarla kazananın 86 milyon, Alevi'siyle, Sünni'siyle, Türkü'yle, Kürt'ü, Arap'ı, Laz'ı, Çerkez'iyle bütün Türkiye olacağına inanıyoruz.
İnkâr Politikalarını İnkâr Ettik, Ret Politikalarını Reddettik.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bizim hükûmetlerimiz döneminde de tüm yaptıklarımız bu çerçevede olmuştur. İnkâr politikalarını inkâr ettik, ret politikalarını reddettik. Olağanüstü hâlin olağanlaşmasına, kalıcı hâle gelmesine biz son verdik. Terörle mücadele ederken aynı zamanda demokratik adımları da attık, atmaya da hep devam edeceğiz. Kürtlerin, Alevilerin, bu ülkede yaşayan dindarların, öteki olarak hep itilmiş, parantez içine alınmış bütün kesimlerin hep sesi olmaya, onların önündeki engelleri kaldırmaya hep gayret ettik ve bundan sonra da gayret edeceğiz. Diyalog, yapıcı ve uzlaşıyla bu süreci yürüteceğiz.
Bu Mesele 86 Milyonun Meselesidir.
Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşu ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan bu hedefin en önemli sacayaklarından birisinin siyasal anlamda ortaklaşma ve ortak paydada buluşmak olduğuna inanıyoruz. Burada kanun önerileri olacak. AK PARTİ'yle MHP, bizim her hafta, her gün Mecliste yaptığımız çalışmada kanun çıkarma sayısal anlamda bir yetkimiz var elbette ama biz, bu mesele 86 milyonun meselesidir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, demokratik meşruiyet anlamında ve temsiliyet anlamında yüzde 98'i temsil eden bir millî iradenin merkezinde bu konunun ortaklaşılması gerektiğine inanarak bu masanın etrafında bulunduk, bu masada bulunduk.
Yani bir kanun çalışması yapılacak, önemli olan Meclisten bir kanunu geçirmekten öte bir siyasi partinin ya da iki siyasi partinin sadece Cumhur İttifakı'nın bir kanun çalışması değil. Biz burada Cumhuriyet Halk Partisinin, bir ana muhalefetin, muhalefetin, iktidarıyla muhalefetin bu meselede ortak bir çerçeveyi çizmesinin çok değerli olduğuna inanıyoruz. O yüzden, tüm bu çerçevede de bu demokratik temsiliyet ve demokratik meşruiyeti ana eksen olarak kabul ederek bu yaklaşımlarımızı sürdüreceğiz. Bir partinin inisiyatifi değil, tüm siyasi partilerin ortak çabasıyla, milletin ortak fikri ve müzakeresiyle, diyaloğuyla, çok sesliliğiyle bu meselelerin neticeye ermesini istiyoruz çünkü terörün sona ermesi bir partinin değil, 86 milyonun ortak beklentisi. Bu nedenle tüm öneriler kıymetlidir, ortaklaşacağımız konulardır. Milletimizin bekası, çıkarı her türlü siyasi kazanımın üzerindedir.
Her Demokratik Devlette Terörle Mücadele Ortak Paydadır
Bütün demokratik ülkelerde dış politika ve terör meselesi bütün partilerin ortaklaştığı konulardır. Her demokratik devlette ortak payda, terörle bir mücadele mi edilecek, ben siyasi parti kimliğimi bir tarafa bırakıyorum, ben burada varım. Dış politikada Türkiye'nin bir meselesi mi var, evet, ben burada ortaklaşıyorum; bu, benim siyasi partimin ötesinde bir yaklaşımdır çünkü önce devletim gelir, önce Türkiye Cumhuriyeti gelir, politik çıkarlar, politik yaklaşımlar da zaten orayı güçlendirmek içindir. Dolayısıyla bu meselede de iktidarıyla, muhalefetiyle Türkiye, aslında dünya demokrasi tarihinde çok önemli bir örnek ve model teşkil ediyor. Ben, burada Meclis Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş'un hem bu sürece kadar olan hem bundan sonraki süreçteki yaptığı, izlediği tutumun da çok önemli bir şans olduğunu bu anlamda kayıtlara bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Yani sayısal çoğunluğu fazla olan bir partinin Başkanlığı değil tarafsız, bağımsız bir Meclis Başkanlığı gibi hükmi şahsiyeti yüksek bir Başkanın bütün mesaisini buna ayırması da çok değerli. Başkanım, bunun için de ayrıca grubumuz adına çok teşekkür ediyorum ve bu yapıcı tutumun da önemli bir neticeye, ülkemiz adına kazanıma dönüşeceğine inanıyorum.
Malazgirt Bu Toprakların Kapısı, Çanakkale de Bu Toprakların Tapusudur
Bu topraklarda yaşayan herkesin, etnik aidiyeti, dili, mezhebi ne olursa olsun aynı vatanın evladı, aynı bayrağın gölgesinde kardeş olduğuna inanıyoruz. Vatandaşlarımız arasında hiçbir ayrıma asla yaklaşamayız, hiçbir ayırımı kabul edemeyiz. Bu ülkede, kendisini ayrımcı bir anlayışla öteki olarak hisseden her kim varsa da onunla empati yapacağımızı, bu ana kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm meseleleri çözme yönünde bir irade içerisinde olacağımızı ifade ediyorum. Bu anlamda, 86 milyon olarak bu ülkenin asli sahipleri, ortak geçmişin mirasçıları ve ortak geleceğin mimarları olduğumuza inanıyoruz. Malazgirt bu toprakların kapısı, Çanakkale de bu toprakların tapusudur; hep öyle kalacaktır ve 86 milyon, hep birlikte bu geleceğin güvencesidir.
Komisyonumuz Anayasa Komisyonu Değildir
Ayrıca bir hususu daha ifade etmek isterim: Komisyonumuz, Anayasa Komisyonu değildir, Anayasa yapım komisyonu değildir. Bu hususta da net bir şekilde bir kez daha ifade etmek isterim: Bir Adalet Komisyonu da değildir. Bütün kanunlarla ilgili çalışılmış bir konunun burada müzakeresinden öte, burada ortaklaşarak bir çalışmayı, yol haritasını belirlemek istiyoruz. Elbette yeni ve sivil bir Anayasa milletimizin beklentisidir, Türkiye'nin ihtiyacıdır. Bunu yapacak olan yer yine bu Meclistir ama bizim Komisyonumuz bir Anayasa yapım komisyonu değildir; bunu bir kez daha ifade etmek isterim. Biz, terörden arınmış bir Türkiye için atılması gereken adımların tespiti, kanun anlamında hangi kanunlara temas edilmesi gerekiyorsa -bu TMK'yse TMK, 2911'se 2911, İnfaz Kanunu'ysa İnfaz Kanunu- bunları hep beraber burada hatta dinleyeceğimiz akademisyenlerle, terör konusunu çalışmışlarla, bunların hepsinin partilerdeki müktesebatıyla burada bir çerçevesinin çizilmesi gerektiğine ve çizileceğine ben inanıyorum.
Terörsüz Türkiye; Daha Güçlü, Müreffeh Bir Türkiye…
Değerli arkadaşlar, sözlerimi toparlarken şunu ifade etmek isterim ki özellikle demokratikleşme konusunda sessiz devrimler yaparken, terörle mücadele ederken, en yoğun, en şiddetli terörle mücadeleyi yaparken biz vatandaşlarımızın ihtiyaç duyduğu ve doğuştan kazandığı tüm hakları veren bir partiyiz, reformları yapan bir partiyiz. Dolayısıyla bir terör sorununun, Türkiye'nin elli yıllık terör sorununun sona ermesi hususundaki bir meseleye şu anda yoğunlaşmış durumdayız. Terörsüz Türkiye; daha güçlü, müreffeh bir Türkiye, daha özgür bir Türkiye anlamının da kapılarını açacaktır. Bölgesel tehditleri, sınamaları, meydan okumaları hep beraber yaşıyoruz. Bunlar karşısındaki en büyük gücümüz de 86 milyonun kardeşliğidir. Herkesin bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olduğu, asli sahibi olduğu hususunda hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak anlayışımızı bu konuda uygulamada ya da ihtiyaç duyulan kanunlarda nelere ihtiyaç varsa bu süreçte de hep beraber dinleme ve bu konuda atılması gereken her türlü adımları da atma konusunda elbette AK PARTİ olarak Cumhurbaşkanımız liderliğinde zaten demokratik adımlarımızın, sessiz reformlarımızın, sessiz devrimlerin kaynağı da bu. Dolayısıyla biz bu meselede yine bu anlayışla siyaset yapmaya elbette devam edeceğiz.
Suriye'de Terörün Farklı İsimler, Farklı Modeller Altında Varlığını Sürdürme Çabasını Da Çok Dikkatle Takip Ediyoruz
Burada taleplerin somut adımlarla ilerlemesi de çok kıymetlidir. Özellikle, bir kez daha ifade etmek isterim ki terörsüz Türkiye anlayışımızın yalnızca terör örgütlerinin silahları bırakmasıyla yetinmeyip aynı zamanda tüm illegal yapılanmalara bağlı örgütlerin de kendilerini feshetmesi çok önemli bir noktadır. Ne adı altında olursa olsun tüm bu yapıların tamamen ortadan kaldırılması elzemdir, zorunludur. Bu gerçek yalnızca ülkemizin huzuru değil bölgemizde de istikrarın kalıcı şekilde tesis edilmesi bakımından şarttır.
Suriye'de terörün farklı isimler, farklı modeller altında varlığını sürdürme çabası da çok dikkatle takip edilen bir konudur. Gelişmeleri bahane ederek bazı çevrelerin süreci zamana yaymaya ya da farklı mecralara çekmesine de asla izin vermeyeceğiz, bu konuda gayretimizi ortaya koyacağız. Emperyalistlerin ve siyonist odakların dayattığı modellerin bölgeye hiçbir faydasının olmadığını bütün dünya çok iyi bilmektedir. Bu tür çabaların, emperyalist emellerin bölgeyi parçalama projelerinin taşeronluğunu yapma, vekâlet savaşlarını sürdürme ve aparat olmadan başka bir anlama sahip olmayacağını ifade ediyoruz.
Bu nedenle, biz odağımızı kaybetmeden yolumuza devam etmeliyiz. Terörsüz Türkiye hedefimiz yalnızca silahların susması değil terörün tüm unsurlarıyla ortadan kalkması, tüm yapılarıyla silahlarını bırakmasıdır. Bölgemizin barış ve güvenlik içinde geleceğe yürümesi için bu hedefimizden asla taviz vermeyeceğiz. Bunu yaparken aziz şehitlerimizin ruhunu, yine, gazilerimizi ve onların kıymetli ailelerini incitecek hiçbir tutuma, hiçbir davranışa asla girmeyeceğiz. Bu nedenle, Komisyonumuzda da yine şehit ailelerimizin, gazilerimizin ve onların yakınlarının dinlenmesi hususu Sayın Başkanımızın takdirindedir.”