Eski ulaştırma bakanlarından, siyasetçi ve mimar kimliğiyle tanınan Arif Ahmet Denizolgun’un vefatı, hem siyasi hem de dini çevrelerde derin üzüntüyle karşılanmıştı. 8 Eylül 2016’da hayatını kaybeden Denizolgun’un ölüm sebebi, yaşam öyküsü ve cenaze detayları yeniden gündeme geldi. Peki, Arif Ahmet Denizolgun kimdir, neden öldü, cenazesi nerede defnedildi?
Arif Ahmet Denizolgun kimdir?
Arif Ahmet Denizolgun, 1955 yılında dünyaya gelmiş, hem siyasi kimliği hem de dini çevrelerdeki etkisiyle tanınan önemli bir isimdi. Babası Hüseyin Kamil Denizolgun, annesi ise Süleyman Hilmi Tunahan’ın kızı Feriha Ferhan Denizolgun’dur. Baba tarafından Alanyalı olan Denizolgun, ilk öğrenimini Türkiye’de tamamladıktan sonra Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nden mezun oldu. Aynı zamanda ABD’de Wagner College’da ekonomi ve iş idaresi eğitimi aldı.
Siyasi hayatına Refah Partisi’nde başlayan Denizolgun, 1995 genel seçimlerinde Antalya milletvekili olarak TBMM’ye girdi. 1998-1999 yılları arasında kurulan 55. Hükûmet’te Ulaştırma Bakanı olarak görev yaptı. Ayrıca NATO Komisyon Başkanlığı ve Bilim-Teknoloji Komisyonu üyeliklerinde de bulundu. 2002 ve 2007 genel seçimlerinde ise milletvekili adayı oldu ancak seçilemedi.
Arif Ahmet Denizolgun neden öldü?
Arif Ahmet Denizolgun, 8 Eylül 2016 sabahı saat 03:00 sularında yüksek tansiyona bağlı olarak beyin kanaması geçirdi. O sırada İstanbul Beykoz’daki evinde bulunan Denizolgun, sağlık ekipleri tarafından hastaneye götürülürken yolda hayatını kaybetti. Ölüm saati yaklaşık 04:00 olarak kaydedildi.
Yüksek tansiyonun tetiklediği ani beyin kanaması, ölüm nedeni olarak açıklandı. Olayın ardından hem siyaset dünyasından hem de dini çevrelerden çok sayıda taziye mesajı yayımlandı.
Arif Ahmet Denizolgun’un cenazesi nerede defnedildi?
Arif Ahmet Denizolgun’un cenazesi, vefatının ardından İstanbul’da kılınan cenaze namazıyla aile kabristanına defnedildi. Defin işlemi, ailesi ve yakınlarının katılımıyla gerçekleşti. Vefatı sonrası Türkiye'nin çeşitli kesimlerinden taziye mesajları gelirken, hem siyasetteki geçmişi hem de Süleyman Hilmi Tunahan’ın torunu olması nedeniyle dini çevrelerde de derin bir yankı uyandırdı.