Öğlen saatlerinde Yeşilsu Parkında toplanan Eğitim-Sen Üyeleri Türkiye’de eğitime yeterli bütçe ayrılmadığını ifade ettiler. Grup adına basın açıklamasını okuyan Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, “2015 Merkezi Bütçe Tasarısı, tıpkı geçmiş yıllardaki gibi başta eğitim ve sağlık olmak üzere, kamu hizmetleri alanında yaşanan ticarileşme ve piyasalaştırma uygulamalarına paralel bir mantık ile hazırlanmıştır. 2015 eğitim ve yükseköğretim bütçesi, önceki yıllardaki bütçelerin kopyası sayılabilecek bir anlayışla, eğitim sisteminin ve yükseköğretimin en temel ihtiyaçlarını görmezden gelen, sadece zorunlu harcamaların dikkate alındığı bir içerikte hazırlanmıştır” dedi.

EĞİTİME YATIRIMLAR AKP DÖNEMİNDE YARI YARIYA AZALDI

2015 Bütçe görüşmeleri TBMM’de 3 Kasım Pazartesi itibariyle görüşülmeye başlandığını belirten Ersönmez, Her yıl olduğu gibi 2015’te de işçiler, kamu emekçileri ve geniş halk kesimlerinden topladığı vergilerle oluşan bütçenin çok azını onlara kamu hizmeti olarak geri dönecektir. Hükümetin yıllardır övündüğü MEB bütçesi rakamları görünüşte artmakta, ancak bütçenin büyük bölümü zorunlu harcamalara gitmektedir. MEB bütçesinin yüzde 68’u personel giderleri, yüzde 10’u sosyal güvenlik devlet primi giderleri olmak üzere, toplamda yüzde 78’i doğrudan doğruya personel için harcanmaktadır. Asıl bakılması gereken eğitim yatırımları ise AKP iktidarı döneminde yarı yarıya azalmıştır. Bütçeden eğitim yatırımlarına ayrılan pay 2002 yılında yüzde 17 iken, 2014 yılı itibariyle eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 9’a gerilemiştir. Aynı dönemde eğitimin yükü büyük oranda velilerin sırtına yıkılmış, halkın cebinden yaptığı eğitim harcamaları son 12 yılda 5 kattan fazla artmıştır. Yıllardır eğitim bütçesinin asıl yükünü hükümet değil, doğrudan öğrenci velilerin çektiğini ifade etti.

DEVLET OKULLARINI KENDİ KADERİNE TERKEDİLMİŞ

Ersönmez, “Okul öncesinden yükseköğretime kadar bütün eğitim kademelerinde kamu kaynakları sadece zorunlu harcamalar için kullanılmakta, eğitimin asıl yükü velilerin ve öğrencilerin sırtına yıkılmaktadır. Devletin bir eli sürekli öğrencilerin ve velilerin cebindedir. Kamu kaynaklarını özel okullara aktarma konusunda son derece bonkör davranan siyasi iktidar, sıra devlet okullarında yaşanan sorunlara gelince “kaynak yok” yalanına sarılarak, devlet okullarını kendi kaderi ile baş başa bırakmıştır” dedi.

ÖĞRETMENLERİN SATIN ALIM GÜCÜ AZALDI

Son 12 yılda öğretmenlerin satın alım gücü belirgin bir şekilde azaldığını ifade eden Ersönmez, Geçtiğimiz 12 yıl içinde eğitim ve bilim emekçilerinin aldıkları maaşlar, rakamsal olarak artmış gibi görünse de insanca yaşam seviyesinin yanına bile yaklaşamamıştır. Eğitim emekçilerinin üçte ikisi insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdürebilmek için ek işler yapmak zorunda bırakılmış, özellikle öğretmenlerin satın alım gücü belirgin bir şekilde azaldığını söyledi.

EĞİTİMCİLER ÖNCEKİ YILLARI MUMLA ARIYOR

Eğitim emekçilerinin gerek çalışma gerekse yaşama koşulları açısından her geçen yıl, bir önceki yılı mumla aradığı belirten Ersönmez, “Geçmişte Başbakan ve Milli Eğitim Bakanlarının, hatta sokaktaki vatandaşın bile sık sık “çok maaş alıyorlar” gibi tamamen yanlış bilgiye dayalı söylemlerde bulunmaları eğitimde mesleki itibarsızlaştırmanın geldiği noktayı görmek açısından önemlidir” dedi.

SEFALET ÜCRETİ DAYATMASINA SON VERİLMELİ

Ekonomik kayıplarımız karşılanmalı, sefalet ücreti dayatmasına son verilmesi gerektiğini ifade eden Ersönmez, “2015’te Bütçe gelirleri yüzde 12 artarken, kamu emekçilerine ve asgari ücretlilere 2015’te yüzde 3+3 zam oranı üzerinden bir kez daha “sefalet ücreti” dayatılmaktadır. Bugüne kadar her yıl enflasyon farkı alan kamu emekçileri, hesap kitap bilmeyen, en temel matematik bilgilerinden bile yoksun olan Memur Sen’in 2014 yılı için enflasyon farkı talep etmemesi nedeniyle tarihin en büyük mağduriyeti ile karşı karşıya bırakılmıştır. Son olarak elektrik ve doğalgaza gelen yüzde 9’luk zam ile yaşadığımız mağduriyet daha da artmıştır diyerek Eğitim Sen olarak ekonomik kayıplarımızın karşılanması için ülke çapında bir imza kampanyası başlatmış bulunmaktayız. İşyerlerinde topladığımız imzalar 11 Kasım Salı günü Ankara’da TBMM önünde yapılacak bir basın açıklaması ile yetkililere iletilecektir” dedi. Bahri UÇAR