Pandemiden en çok etkilenenin sağlık emekçileri olduğunu belirten Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Dr. Ayşegül Ateş Tarla, 'İktidarın sağlık emekçilerini ve toplumu yok sayan anlayışı nedeniyle önlenebilir bir hastalıktan yüzlerce arkadaşımızı kaybettik' dedi. Sağlık çalışanlarının sorunlarının salgınla birlikte daha da derinleştiğini belirten Tarla, 'Çöken sağlık sisteminin bedelini ödüyoruz, daha fazla bedel ödemek istemiyoruz' dedi. Pandemi süreci boyunca hekimler ve sağlık çalışanları uygun olmayan çalışma koşullarında uzun süre çalışmak zorunda kaldığına dikkat çeken Tarla, Sağlık Bakanlığı'na bir an önce çalışma alanlarında düzenleme yapma çağrısında bulundu.

PANDEMİDEN EN ÇOK ETKİLENEN SAĞLIK EMEKÇİLERİ OLDU

Pandemiden en çok etkilenenin sağlık emekçileri olduğunu belirten Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Dr. Ayşegül Ateş Tarla, 'İlk resmî vakanın açıklandığı 11 Mart 2020'den bugüne 19 ayını geride bıraktığımız COVID-19 pandemisinin yıkıcı etkisini yaşamaya devam ediyoruz. Kuşkusuz geride bıraktığımız bu süreçte pandemiden en çok etkilenen sağlık emekçileri oldu. İktidarın sağlık emekçilerini ve toplumu yok sayan anlayışı nedeniyle önlenebilir bir hastalıktan yüzlerce arkadaşımızı kaybettik' dedi.

YANLIŞ UYGULAMALARININ BEDELİNİ HAYATLARIMIZLA ÖDEDİK/ÖDÜYORUZ

Pandemi süreci boyunca hekimler ve sağlık çalışanları uygun olmayan çalışma koşullarında uzun süre çalışmak zorunda kaldığına dikkat çeken Tarla, 'Tüm pandemi süreci boyunca hekimler ve sağlık çalışanları uygun olmayan çalışma koşullarında uzun süre çalışmak zorunda kaldı. Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere, iktidarın bilimsel bilgiye dayanmayan, şeffaflıktan uzak, yerel dinamikleri gözetmeyen, eksik, yanlış ve tutarsız uygulamalarının bedelini biz sağlıkçılar hayatlarımızla ödedik/ödüyoruz' dedi.

SORUNLAR SALGINLA BİRLİKTE DAHA DA DERİNLEŞTİ

Sağlık çalışanlarının sorunlarının salgınla birlikte daha da derinleştiğini belirten Tarla, 'Pandemi sürecinde öncelikli planlama birinci basamakta yapılması gerekirken; (test, temaslı takibi, yaşam alanlarının salgına göre düzenlenmesi vb.) bu yapılmadı ve salgın hastanelerde karşılandı. Bu plansızlığın sonucu olarak sağlık çalışanlarının iş yükü arttı, çok sayıda sağlık emekçisi hastalığa yakalandı. Uzun saatler kesintisiz çalışma, sık nöbet tutma, her 5 dakikada bir muayene, yoğun iş yükü, şiddete maruz kalma çalışma alanımız olan sağlık kurumlarının olağanı haline geldi. Pandemi öncesinde de karşı karşıya kaldığımız bu sorunlar salgınla birlikte daha da derinleşti, çalışma koşullarımız daha kötü hale geldi' dedi.

COVID-19'A İLİŞKİN GEREKLİ ÖNLEMLER ALINMADI

COVID-19'a ilişkin gerekli önlemlerin alınmadığını belirten Tarla, 'Sağlık Bakanlığı çalışma alanlarımızda COVID-19'a ilişkin gerekli önlemleri almadı. Örneğin; 'mühendislik ve idari önlemleri' (havalandırma, filtrasyon, nöbet değişimleri öncesi gerektiğinde dezenfeksiyon, fiziksel mesafe bariyerleri oluşturmak, işyerine güvenli ve mesafeli ulaşımı sağlamak...) gibi yükümlülükler yerine getirilmedi. Temel insan hakları arasında yer alan güvenli ortamlarda çalışma hakkı; bu süreçte ihlal edildi. İş güvenliği, uygun çalışma ortamı, uygun çalışma süresi, izin ve dinlenme hakkı, uygun işte çalıştırılma, adil ücret ve örgütlenme hakları salgın döneminde göz ardı edildi' dedi.

ÇÖKEN SAĞLIK SİSTEMİNİN BEDELİNİ DAHA FAZLA ÖDEMEK İSTEMİYORUZ

Çöken sağlık sisteminin bedelini daha fazla ödemek istemediklerini belirten Tarla, 'Özellikle pandeminin ilk aylarında sağlık çalışanları maske, siperlik, gözlük, eldiven, dezenfektan gibi koruyucu materyallere ulaşmakta ciddi sorunlar yaşadı. Salgının ilerleyen dönemlerinde ise aile sağlığı merkezlerinde, iş sağlığı ve güvenliği gibi birinci basamakta görev yapan sağlık çalışanları ve işyeri hekimleri yeterli ve nitelikli kişisel koruyucu donanıma (KKD) ulaşım sıkıntısı yaşadı. Türkiye'nin komşu ülkelerinde vakalar ve ölümler hızla artarken Sağlık Bakanlığı sağlık kurumlarında salgın hazırlığı yapma gereği duymadı. Vakalar uzunca bir süre gizlendi ve sağlık çalışanları bulaş riskiyle karşı karşıya bırakıldı. Türkiye'de sağlık ortamları sadece sağlık çalışanları için değil, COVID-19 dışı hastalığı olanlar için de riskli alanlar haline getirildi. İstifa, emeklilik, rapor alma, izin, mola haklarının kullanılması genelgelerle resmileştirilerek engellendi. Sağlık reformu adı altında sağlığı piyasalaştıran bu sistemin mevcut olumsuzlukları pandemi sürecinde net olarak ortaya çıktı. Çöken sağlık sisteminin bedelini ödüyoruz, daha fazla bedel ödemek istemiyoruz' dedi.

SAĞLIK BAKANLIĞI BİRAN ÖNCE ÇALIŞMA ALANLARINDA DÜZENLEME YAPMALI

Sağlık Bakanlığı'nı bir an önce çalışma alanlarında düzenleme yapma çağrısında bulunan Tarla, taleplerini söyle dile getirdi:

'Sağlık Bakanlığı'nı bir an önce çalışma alanlarımızda düzenleme yapmaya çağırıyoruz. Tüm sağlıkçılar için güvenli çalışma alanı, hastalarımız için güvenli tanı tedavi ortamlarının oluşturulmasını, önlemlerin gözden geçirilip yeniden düzenlenmesini istiyoruz.

Haftalık çalışma sürelerimizin yeniden düzenlenmesini ve azaltılmasını istiyoruz.

Şiddete ve hastalıklara karşı güvenli, sağlıklı çalışma ortamı istiyoruz.

OHAL KHK'leriyle hukuksuzca ihraç edilen, güvenlik soruşturması gerekçe edilerek ataması yapılmayan tüm hekimlerin/kamu emekçilerinin derhal görevlerine başlatılmasını istiyoruz.

Birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesini ve sevk zinciri uygulamasına geçilmesini istiyoruz.

6331 SAYILI KANUNU'NUN ETKİN BİR ŞEKİLDE UYGULANMASINI İSTİYORUZ

İşverenler, sağlık çalışanlarına 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanuna göre COVID-19'dan korunma, KKD kullanımı, hastalık yönetimi vb. konularda eğitim vermek ve bu eğitimleri her birim değişiminde yenilemek zorundadır. Korunmayla ilgili havalandırmadan, iş örgütlenmesine, iş yükünün düzenlenmesine kadar geniş bir yelpazede işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemler de sorumlulukları arasındadır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun etkin bir şekilde uygulanmasını istiyoruz.'

BAHRİ UÇAR