İran’ın nükleer programında önemli bir rol üstlenen bilim insanı Mansur Askeri, 13 Haziran 2025’te Tahran’da düzenlenen hava saldırısında hayatını kaybetti. Bu ölüm, hem teknik hem de diplomatik düzeyde geniş yankı uyandırdı.
GÖRÜNMEYEN GÜÇ: MANSUR ASKERİ KİMDİR?
Mansur Askeri, kamuoyunda fazla bilinmeyen ancak İran’ın nükleer altyapısında yüksek güvenlikli projelerde çalışan önemli bir bilim insanıydı. Uzmanlık alanı, uranyum zenginleştirme teknolojileri ve savunma sanayiine entegre edilen nükleer sistemler olarak öne çıkıyordu.
Tahran’daki askeri ve nükleer araştırma merkezlerinde aktif görev alan Askeri, İran’ın stratejik nükleer kapasitesine yön veren isimlerden biri olarak kabul ediliyordu. Bilimsel çalışmaları gizlilik içinde sürdüğü için medyada çok yer almamış olsa da, teknik çevrelerde adı derin saygıyla anılıyordu.
SALDIRI GECE YARISI GELDİ: MANSUR ASKERİ NEDEN ÖLDÜ?
13 Haziran 2025 gecesi, Tahran’da bulunan askeri ve nükleer tesislere yönelik bir hava saldırısı düzenlendi. İran resmi makamlarının doğruladığı bilgilere göre, saldırı sabah 03.20 sularında gerçekleşti ve hedef alınan bölgelerde büyük yıkım yaşandı.
İran devlet televizyonu, saldırının İsrail tarafından gerçekleştirilen bir “terörist saldırı” olduğunu duyurdu. Aynı saldırıda, dokuz üst düzey bilim insanı hayatını kaybetti. Mansur Askeri de bu isimlerden biriydi.
Olayın ardından İranlı yetkililer, Askeri’nin “ülkenin bilimsel bağımsızlığı uğruna şehit düştüğünü” açıkladı.
BÖLGEDE YENİ GERİLİMİN HABERCİSİ Mİ?
Mansur Askeri'nin ölümü, İran'da sadece bir kayıp olarak değil, aynı zamanda istihbarat zaafı ve olası iç sızma ihtimalleriyle de tartışılıyor. İran kamuoyunda, "Neden bu isimler hedef seçildi?", "İçeriden bilgi mi sızdı?" gibi sorular yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.
Batılı güvenlik çevreleri, son dönemde Askeri’nin nükleer enerji politikalarında daha görünür ve etkili bir pozisyona geldiğini iddia ediyordu. Bu da onun hedef alınmasında belirleyici bir faktör olabilir.
SESSİZ BİR DEHA SUSTURULDU
Mansur Askeri'nin ölümü, bir ülkenin nükleer gelecek projeksiyonunu değiştirebilecek düzeyde. Bilimsel başarıları bir anda yerini politik hesaplaşmaların gölgesine bırakırken, bu saldırının Orta Doğu’da yeni bir çatışma zincirinin ilk halkası olup olmadığı sorusu giderek daha çok soruluyor.