Yeni Adım Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu adına açıklamalarda bulunan Selçuk Demir, “Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin, son dönemde gündeme gelen karma eğitim tartışmalarına ilişkin yaptığı açıklamada, karma olmayan okul taleplerinin dikkate alınabileceğini belirtmiştir. Biz de bu yaklaşımın halkın gerçek bir talebini yansıttığını düşünüyor ve destekliyoruz.”
ÇOCUKLARA EĞİTİM TÜRÜNÜ SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜ TANINIYOR
Söz konusu talebin insan haklarına uygun ve toplumsal fayda sağlayan bir tutum olduğunu kaydeden Demir, “Türkiye’de eğitim politikaları, toplumsal ihtiyaçlar ile kültürel değerler arasında hassas bir denge kurmayı gerektirmektedir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 26. Maddesi, eğitimi temel bir insan hakkı olarak tanımlarken, ebeveynlerin çocuklarının eğitim türünü seçme özgürlüğünü güvence altına almaktadır. Benzer şekilde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek Protokol 1’in 2. Maddesi, devletlerin eğitimde ebeveynlerin dini ve felsefi inançlarına saygı gösterme yükümlülüğünü vurgular. Bu evrensel ilkeler ışığında, kız çocuklarının eğitime erişimini engelleyen sosyokültürel kaygıları göz ardı etmek yerine, çözüm odaklı yaklaşımlar geliştirilmesi hem insan haklarına uygun hem de toplumsal fayda sağlayan bir tutumdur. Birçok gelişmiş ülkede, örneğin ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa’da, kız çocuklarına özel okulların varlığı, eğitimde çeşitliliği destekleyen bir model olarak kabul görmektedir. Bu uygulama, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarıyla da uyumludur ve uluslararası sözleşmelerde tanınan “tercih hakkı” ilkesine dayanmaktadır. Türkiye’de ise bu tür uygulamalara karşı çıkan yaklaşımlar, okullaşma oranlarının düşmesine zemin hazırlamakta ve uluslararası insan hakları standartlarıyla çelişmektedir.”
YASAL ÇERÇEVEYE UYGUN ADIM
Demir, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 42. Maddesi, eğitim hakkını ve özel öğretim kurumları açma serbestisini güvence altına alırken, devletin farklı eğitim modellerini desteklemesini hukuki bir zorunluluk olarak düzenler. Anayasa’nın 10. Maddesindeki “eşitlik ilkesi” ve 24. Maddesindeki “inanç özgürlüğü”, kız çocuklarını karma eğitime göndermek istemeyen ailelerin tercihlerini dışlamanın Anayasal haklarla çelişebileceğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 4. Maddesi, eğitimin toplumun kültürel değerlerini koruma amacını vurgularken, 5. Maddesi farklı okul türlerinin açılmasını devletin görevleri arasında sayar. Bu bağlamda, yalnızca kız veya erkek öğrencilerin eğitim gördüğü okulların açılması, yasal çerçeveye uygun bir adım olarak değerlendirilmelidir.”
SOSYAL ADALETİN GEREĞİ
Demir, “Söz konusu okullar, karma eğitimi ortadan kaldırmayacak; aksine, AİHM’in, çoğulcu bir toplumda farklı eğitim modellerinin bir arada var olabilmesi sosyal adaletin gereğidir. Eğitimde tek tip model dayatmak yerine, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 26. Maddesi, Anayasa’nın 42. Maddesi ve Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 5. Maddesi ile uyumlu bir şekilde çoğulcu bir yaklaşım benimsenmesi, kız çocuklarının okullaşma oranını artıracak ve Türkiye’nin insan hakları standartlarını güçlendirecektir. Bu doğrultuda, Milli Eğitim Bakanımız Sayın Yusuf Tekin’in gündeme getirdiği karma olmayan okul talebinin, hem Anayasal hem de uluslararası hukuki dayanaklarla desteklenen bir çözüm sunduğunu düşünüyoruz. Bu model, devletin “eğitimde fırsat eşitliği” yükümlülüğünü yerine getirirken, toplumsal barışa ve kültürel çeşitliliğe katkı sağlayacaktır. Eğitimde çoğulculuğu destekleyen bu yaklaşımın, Türkiye’nin geleceği için önemli bir adım olacağına inanıyoruz” dedi.
