Değerli kardeşlerim! Yılbaşı, noel, piyango, ve bize sonradan empoze edilmiş , dinimiz ve örfümüzde olmayan birçok yanlışlıklarla alakalı birçok yazı ve makale bulunmaktadır. Bizde bu konularla alakalı birkaç tane yazı kaleme almıştık, bu yazımızda da yine yılbaşı adı altında yapılan yanlışların aksine neler yapmamız gerektiğini kısaca yazacağız inşallah.

Yılbaşı ve Noel ile alakalı yapılan tüm yanlış uygulamaların ve boşa vakit geçirip saçma sapan şeyler yapmanın aksine, kendi kendimizi bir muhasebe ve muhakeme edip, şimdiye kadar geçirdiğimiz vakti nerede harcadığımıza ve neyle meşgul olduğumuza bakıp, yaptığımız yanlışlardan dönüp boşa geçen zamanımız için tevbe ve istiğfar etmek ve bu anlamda neler yapacağımıza bakmamız lazım.

Müslümanlar olarak sürekli tekrar ettiğimiz bu bidatlardan nedense vazgeçmiyor , terketmiyor illa onlara benzemek adına hunharca çaba sarfediyoruz .Nutmayalım Kİ! Onlar inandıkları dinlerini (bidatlarını) yaşıyorlar kendilerince. Sabahlara kadar içki içiyor ,kendilerinden geçiyor sarhoşluklarıyla irade dışı hareketlerde bulunuyorlar.

“Ey insanoğlu, seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenâsib kılan, istediği şekilde terkib eden, çok cömert olan Rabbin'e karşı seni aldatan nedir?” (İnfitâr, 82/6-8) “Akıllı kişi, nefsine hakim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Aciz kişi de nefsini duygularına tabi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunup durandır (bunu yeterli görendir).” (Tirmizî, Kıyamet 25; bk. İbni Mace, Zühd 31) Tirmizi, bu hadis rivayetinin “hasen” olduğunu belirtir. “Nefsine hakim olmak” demek, kıyamet gününde hesaba çekilmeden önce dünyada iken kendisini hesaba çekip hayatını ayarlayan kimsedir.

Geçici olan bir dünya , bu geçiciliğin ve dünyadaki zevklerin bir gün son bulacağını bilen bir insan olarak , kişi bazı güçlerin etkisi atnda kalmaktadır bunların hangilerinin etkisi altında kalacağını, hangisini kontrol edeceğini bilirse, hangisine bağlanmayı bilirse yanlış yapıp hataya düşmesi mümkün olmayacaktır. Bunlar: iman, akıl, nefis, şeytan ve etkilendiği diğer insanlardır. Yani müslümanlar olarak nerde duracağımızı, değerlerimizi örf ve adetlerimizi, dini vecibeler ve sorumluluklarımızı bilip o yönde hareket etmek zorundayız, aksi taktirde ayaklarımız kayacak kendimizi gaflet çukurunda bulacağız

ALLAH muhafaza. Tüm bahsettiğimiz yanlış işler ve gafletten kurtulmanın yolu da yine Peygamber efendimiz' in getirdiği dine tam anlamda sarılıp onun gösterdiği yolda yürümekle olacaktır inşallah. “Herkes yarın için önceden neler gönderdiğine dikkat etsin.” (Haşr, 59/18) Hz. Ömer (r.anh) şöyle buyurmuştur: “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin. Büyük duruşma için hazırlık yapın. Ahiretteki hesap, ancak dünyada nefsini hesaba çekmiş olanlar için hafif ve kolay olacaktır.

” Müslümanlar olarak biran önce akıp giden zamanın kıymetini bilip dolu dolu geçirmeli, boşa geçirdiğimiz zamanın telafisini yapmalı, tevbe ve istiğfar etmeli bir daha dönmemek üzere kararlar almalı, proğram çıkartmalı ve o yönde yürümeliyiz ki bizden sonra gelecek olan nesillerede güzel bir örnek olalım.

Dünya hayatı geçici, zaman hızla akıp gitmektedir, insanlar fıtri olarak nisyan: unutkan olan,yanlış yapma ,hataya düşme olasılığı olan kişiler olarak yaratılmışız, bu bir gerçektir, ama bu kafamıza göre yaşama lüksünü vermemektedir bizlere yarın yaşama ihtimalimiz ne kadar sa ölme ihtimalimiz de o kadar dır %50 ihtimal ikiside ama ne yazık ki plan ve projelerimiz hayat tarzımız ve yaşama biçimlerimize dönüp baktığımızda bu gerçeği göz ardı ettiğimiz aşikardır.

''Sana ölüm gelinceye kadar Rabbin' e ibadet et ''ayetini hayatımıza düstur edinip nefislerimizin heva ve heveslerine kapılmanın aksine, hayatın geçici ve boş olduğunu bilmek, her an her şeyin olabilme ihtimalini ciddiye alıp, dönüşü olmayan yollardan sakınmamız gerekiyor . Öyleki ölüm veya başımıza gelen musibetlere hazırlıklı olmak o yönde donanımlı olmak bizi ciddi hatalardan koruyacak, pişmanlığımızın önüne geçecektir. Rabbim ayaklarımızı sabit kılsın ibadet ve sorumluluklarımız' ın farkında olan kullarından eylesin...