Türkiye’de sağlık sistemindeki sorunlar her geçen gün artıyor. Ekonomik krizinde etkisiyle eczanelerde baş gösteren ilaç yoklukları nedeniyle eczaneler büyük sıkıntı yaşarken, yabancı menşeili bir ilaç firmasının 11 ilaçta kamu kurum iskontosu uygulanmayacağına dair yaptığı açıklama gündem oldu.
İNDİRİM UYGULANMAYACAK
Gaziantep Eczacılar Odası Başkanı Ecz. İrfan Demirci, firmaya yönelik ağır eleştirilerde bulundu, SGK’ya ise çağrı yaptı.Demirci, “Yabancı bir ilaç firması, bir ilacında uygulamadığı kamu kurum iskontosunu, 11 kalem ilacında daha uygulamayacağını beyan etti. Ötesi, çevresine de bu koşullarda biz Türkiye’den çıkacağız mesajı veriyor. Bu 11 kalem ilacın yaklaşık yıllık cirosu eczane satış fiyatı üzerinden 1,9 milyar Lira civarı. Bu ilaçların KKİ’ si ise yine yaklaşık 440 milyon lira civarı. KKİ ilaç firmalarıyla SGK arasındaki bir anlaşma sonucu SUT ’ta yayınlanarak uygulanıyor. Kamu bu anlaşmayla firmalardan milyarlarca lira iskonto alıyor. İndirimin uygulaması Medula üzerinden yürüyor ve sistem kurulurken firmanın iskontoyu vermeyebileceği düşünülmediği için eczane, sürecin tarafı olmasa da, KKİ yükümlülüğü yerine getirilmeyen ilaçlarda hastayla karşı karşıya geliyor. SGK ise işleyiş gereği her koşulda indirimini alıyor.”
440 MİLYON TL’Yİ KİM ÖDEYECEK?
Açıklamalarını sürdüren Demirci, “Peki firmanın vermediği SGK’ nın her koşulda aldığı bu ilaçlardaki 440 milyon lirayı kim ödeyecek? SUT’ un yayınlayıcısı olan devlet, ilaç firmasına, “anlaşmaya uymak zorundasın” demezse hasta ödeyecek. Buradaki gibi KKİ uygulamasını tanımamazlık ilk değil, yüzlerce örneği var. Ancak ne yazık ki yıllardır SGK yani devlet tarafı “bana ne, benim bir kaybım yok ister vatandaş ödesin ister eczane” tavrı içinde, yani devlet gibi davranmıyor.”
İLAÇTAN TASARRUF EDİLEMEZ
“İlaç yoklarının, KKİ’nin uygulanmamasının, biz Türkiye’den çıkıyoruz tavrının altında yatan temel neden, tıpkı eczanelerin yaşadığı ekonomik çıkmaz ve de hastanın giderek artan biçimde ödediği ilaç fiyat farklarında olduğu gibi aynı; İlaç fiyat politikaları ve de genel bütçeden ilaca daha az pay ayrılmasıdır. Ülkemiz OECD içinde GSMH’den ilaca ayrılan pay da en sonlarda yer alıyor. Bütçe kullanımı siyasi tercihlerle belirlenir. İsterseniz sosyal devlet ilkesiyle ilaca/ sağlığa harcarsınız, isterseniz Kur Korumalı Mevduata milyarlarca dolar harcarsınız. Bu tercihlerle, politikalarla belirlenir. Ancak unutmayalım ki; sağlık en temel yaşam haklarının başında gelir. Bu yüzden “bütçe uygun değil, sağlığa/ ilaca daha fazla pay ayıramıyoruz” kabul edilemez. Ekonomik krizde olan ülkemizin, bakıldığında tasarruf yaptığı tek alan ilaç harcaması olarak görülmektedir.”
DEMİRCİ’DEN TEB’E ELEŞTİRİ
Türk Eczacılar Birliği’ne de eleştirilerde bulunan Demirci, “Birkaç cümle de Türk Eczacıları Birliğine; uygulanan ilaç ve sosyal güvenlik politikalarına bir meslek odası anlayışında yer almayacak biçimde sessiz kalmak, eleştirmemek, yanlışları dile getirmemek, eczacının da, hastanın da bugünlere gelmesine neden olmuştur. Müzakere/ mücadele dengesi adı altında yürüttüğü politikayı, üyeleri ve hastalar için müzakereden mücadeleye döndürmekte oldukça geç kalan Türk Eczacıları Birliği, mücadeleyi esas alan bir politikaya bir an önce başlamalıdır. Bugüne gelinceye değin KKİ konusunda “ben istediğimi yaparım” diyen ilaç firmalarına, örgütsel olarak politika ve tavır geliştirmemesi de gelinen noktanın nedenlerinden biridir. Bu firma dışında KKİ konusunda genel olarak meydan boşmuş gibi davrananlara net karşı çıkış tavrı ivedilikle oluşturulmalıdır. Bir öneri olarak, KKİ’ nin eczaneler üzerinden alınması uygulanmasının sonlandırılması Türk Eczacıları Birliği politikası olarak belirlenmelidir. Sonuç olarak, eczacının da örgütünün de, uygulanan ilaç politikaları için genel bakış açısını belirlemeliyiz ve karşı çıkışımız tek tek olumsuz sonuçlara değil, genel politikalara olmalıdır” dedi.