İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın elektrik şebekelerini dünyanın en derin ve en uzun denizaltı hatlarından biriyle birbirine bağlaması öngörülen "Büyük Deniz Enterkonektörü" projesi, Türkiye’nin deniz yetki alanlarının ihlal edileceği yönündeki itirazları, Kıbrıslı Rumların projeye finansman sağlama konusundaki tereddütleri ve yolsuzluk iddiaları ile durma noktasına geldi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Hristodulidis, Çarşamba gecesi yaptığı açıklamada AB Başsavcısı Laura Kövesi’nin geciken proje ile ilgili soruşturma başlattığını duyurdu. Soruşturmaya ilişkin ayrıntı vermeyen Hristodulidis, "Hukuk Servisimize, Avrupa Başsavcılık Ofisi’nden çeşitli dönemlerde yapılmış ve gereğince incelenmiş şikayetlerin ardından bu projeyle ilgili muhtemel suç unsurlarını incelemek üzere soruşturma başlatmaya karar verdiği bilgisi iletildi" dedi.
AB savcılığı soruşturma başlattı
Büyük ölçüde AB fonlarına bağlı olan projenin geleceğini daha da çıkmaza sokan bu gelişme, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) arasındaki elektrik bağlantı hattı projesinin hızla ilerlediği bir dönemde, Kıbrıslı Rumların AB destekli projenin fonlarını onaylama konusunda tereddüt yaşadığı bir dönemde geldi. Rum basını, AB’nin 657 milyon Euro finansman taahhüdünde bulunduğu projeye ilişkin soruşturmanın elektrik üretimi ve dağıtımı hususunda hiçbir deneyimi olmayan bir şirketin AB’den oldukça büyük hibe alan bir projede nasıl ihale alabildiği konusuna odaklandığını yazdı. Haberde, tanınmış siyasetçiler ve bir önceki hükümetten isimlerin şahsi menfaatleri için makamlarını kullanmakla suçlandıkları soruşturma çerçevesinde Kıbrıs Rum Yönetimi’nin teknik uzmanlık ve yeterli dış finansmana erişim imkanı olmayan özel şirketin Kıbrıslı Rum hükümeti tarafından nasıl 100 milyon Euro'luk krediye layık görüldüğünün incelendiği de ifade edildi.
Miçotakis: "Kıbrıs, denizaltı kablo projesini gerçekten istediğini ortaya koymak zorunda"
Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis, Pazar günü yaptığı açıklamada "Kıbrıs, denizaltı kablo projesini gerçekten istediğini ortaya koymak zorunda" ifadelerini kullandı. Miçotakis, "Projeyi ilerletmek için Kıbrıs hükümetiyle işbirliği sağlanması konusunda elimden gelen her şeyi yapacağım. Ancak Kıbrıs da bu projeyi gerçekten istediğini ortaya koymak zorunda" diye konuştu. Bu projeden en büyük fayda sağlayacak tarafın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olacağına dikkat çeken Miçotakis, "Çünkü, (Güney) Kıbrıs, enerji tedariki açısından izole durumda" dedi. Miçotakis, Yunanistan için öncelik arz eden projelerin ise Mısır ile planlanan hat gibi diğer enterkonektörler olduğunu sözlerine ekledi. Miçotakis, "Yakında ne istediklerini daha net göreceğimizi tahmin ediyorum" ifadelerini kullandı.
Proje, Kıbrıs Rum yönetimi içinde fikir ayrılıklarına neden olmuş ve Rum yönetiminin bir kısmı projeyi stratejik bir gereklilik olarak görürken, bazı yetkililer de projenin yüksek bir ekonomik risk teşkil ettiği görüşünü savunmuştu.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Maliye Bakanı Makis Keravnos da Ağustos ayı sonunda yaptığı açıklamada projenin sürdürülebilir olmadığını açıklamıştı. Keravnos, "Önümüzde bağımsız ve saygın kurumlardan gelen iki ayrı çalışma var. Her ikisi de bu projenin mevcut şartlar altında sürdürülebilir olmadığını ortaya koyuyor" demişti.
Avrupa basınına konuşan Kıbrıslı Rum parlamenter Costas Mavrides ise Atina’nın Türkiye’nin tepkisinden çekindiği ve uzun dönemde projeyi sürdürüp sürdürmeyeceğinin kesin olmadığını ifade ederek, "Atina, bu projenin belirli bir takvimde uygulanacağına ilişkin garanti vermek zorunda" şeklinde konuştu.
Girit üzerinden Yunanistan’ın ardından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin ve nihayetinde İsrail’in güç şebekelerinin birbirine bağlanmasını öngören projenin 2,4 milyar Euro’ya mal olması ve 2030 yılında tamamlanması öngörülüyordu.