Bu yazımı not edin lütfen. 25 Haziran günü aynen teberrüz edecektir!

CHP ve avanesi partilerin kurduğu ittifak esasen vicdanlarda kurulan bir ittifak değildir.

 Siyasetinde bir vicdan muhakemesi vardır. Her partinin kendi seçmenine yönelik bir tanımlanması vardır. Yani, kendisini seçmeniyle birlikte ram etmiş bir tarif!

Nasıl yani?

Şöyle ki: CHP’nin kuruluşundan bu yana yapageldiği tüm icraatlar genellikle militarist-ulusalcı zihniyetin, seküler ve zaman, zaman “Din düşmanı” dedirtecek kadar “Ateist” bir zemin üzerinde seyretmiştir.

Mustafa Kemal ile başlayan bu “Rasyonalist” akım, İnönü’nün “Milli şef” (Almancası FÜHRER)lik yaptığı yıllarda tamamen “Sosyalist Faşizm” e evrilmiş, yönettiği toplumun tüm kutsallarını “Dogma” ve hayal ürünü olarak nitelendirmiştir.

Uyduruk, özenti ve sapkın ideolojisini, adeta “7. Ok” olarak halkın kalbine batıran CHP, bugünde dünden farklı değildir.

Söz konusu halkın inanç hürriyeti olduğunda, soluğu dönemin AYM’sinde alan CHP, an itibarıyla, aşağıladığı, hor ve hakir gördüğü halkın oylarını alabilmek uğruna, muhafazakar cenahtan gelen Abdullah Gül’ü bile Cumhurbaşkanı adayı göstermek acziyetine düşmüştür. Ne ki, bu projesi elinde patlayan CHP, yeni kurduğu ittifakla, 28 Şubat sürecinde şiddetle karşı çıktığı hayat görüşünü sahiplenen Saadet Partisini, yine sağ ekolden gelen ve Ülkücü olduklarını iddia eden İyi Partiyi yanına çekerek çok güçlü bir ittifak yaptığını zannetmektedir.

Çocuk ölü doğmuştur! Zira, ne CHP’nin kendi tabanı ve nede bahsi geçen SP’nin tabanı bu ittifaka gönül rızasıyla “Tamam” dememiştir, diyememiştir.

Özellikle SP’nin efsanevi Genel Başkanı, Milli Görüş hareketinin kurucusu ve Türkiye müslümanlarının “Mücahit” diye nitelendirdiği MERHUM Erbakan hocaya en şidetli düşmanlığı yapmış, onun vizyon ve hayat tarzını hep aşağılamış ve şahsı manevisine defaten hakaret etmiş bir CHP ile, SP tabanını nasıl bir araya getirebilirsiniz ki?

Hangi Milli Görüş mensubu kendi eliyle CHP’nin adayına oy verecek?

Gelelim CHP tabanına! Düne kadar “Gerici, yobaz” diyerek selam bile vermedikleri, sokaklarda “Kahrolsun şeriat!” diye bağırarak tel’in ettikleri SP adayına hangi ruh haliyle oy verecekler?

Yönetim kadrosu istediği  kadar “İlmi siyaset” gereği, “ Demokrasinin kurtuluşu için” teraneleri terennüm eylesede,

Bu asla rasyonel değil. Matematiksel hiç değil! Zira aritmetikte bile “Sağlama” denilen bir kural vardır. Tüm hesapların üzerine bir sağlama yapmak rutindendir. Bu hesabı nereden yaparsanız yapın sağlaması hep yanlış çıkacaktır.

Kan uyuşmuyor kan!

İki yerden kırılma yaşanacak diye öngörüyorum.

1.Yukarıda bahsettiğim hususlar hasebiyle seçim günü bahsi geçen partilerin seçmenleri sandığa giderken gönülsüz gidecekler. Gidenlerden belli bir kısım (S.P ve İP) hayat görüşlerine daha yakın bulacakları Cumhur ittifakına oy kullanacaklar.

2.Yine bahsi geçen CHP ittifakından birçok seçmen , Genel Merkezlerin dayatmasına tepki olarak oylamaya hiç katılmayacak.

Bu arada, seçim eğer 2. Tura kalırsa, bu seferde “Hangisinin adayı üzerinde anşacaklar” konusu var! Bu husustada çok tartışmalar ve hatta kopmalar yaşanacağını yüksek ihtimalle zannediyorum.

Aslında CHP bu seçimi referandumda kaybetti. Türkiye’nin önünü açacak olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine karşı çıkarak anti demokratik bir tavır sergiledi. Halkın gelecek vizyonunu öngöremedi. Büyümek konusunda hazımsızlık çeken bir parti olan CHP’nin iktidara gelmek gibi bir umudu olmadığı gibi, böyle bir niyeti hiç yoktur. Zira, ne bu ülkeyi yönetecek bir kadroya ve nede vizyona sahip olmayan bir partidir CHP.

Bu ittifakın en kaybedeni ise Saadet Partisi olacaktır şüphesiz. AK Parti’den sonra muhafazakarlar için ikinci bir adres olarak görülen SP, Temel Karamollaoğlu yönetiminde aldığı bu ittifak kararıyla artık “müslümanların Meksikası”olmaktan çıkmıştır.

Rabbim herşeyin hayırlısını versin yada herşeyi hayra tebdil eylesin. Amin…