Gasilhane ye gitmenizi öneririm. Ölmeden evvel gitmek lazım. Ölülerin nasıl yıkandığını, kefenlendiğini görmek gerek.
En önemlisi, cansız bedenlerinin ne kadar da aciz olduğunu, yüzlerinin nasıl solduğunu ve renklerinin neredeyse yeşile veya siyaha döndüğünü görmenizi dilerim. Soğuk mermerin üzerinde yatanın sadece "Ölülerden bir ölü" olduğunu, mevki, makam, mal ve mülkün onun için hiç bir anlam ifade etmediğini gözlerinizle görün isterim.
Hikmet gözüyle bakın. Ölen kişinin aslında siz olduğunuzu hissederek bakın ölüye, zira günlerden bir gün, mutlak akibetinizin bu olacağına inanmalısınız.
Mermerde, haşlanmış su ile yıkanan "Ölü" daha bir gün önce, belki bir kaç saat önce tıpkı sizin gibi yürüyordu. Gülüyor, üzülüyor, hissediyordu. Kimbilir belki de, yaşayacağını sandığı on yılın planlarını yapıyordu. Tıpkı sizin gibi, bizim gibi!...
Şimdi ne kadar da aciz, biçare ve tepkisiz... Ölü yıkayıcı tıpkı bir eşya gibi yıkıyor onu! Yan çeviriyor! sağa döndürüyor, sola çekiyor! Ölü hiç bir şey hissetmiyor! Gözleri kapanmış. Vücudu dikiş izleriyle dolu. Otopsi yapmışlar belli. Az sonra bir tabut içinde çıkartacaklar ve getirip musallaya koyacaklar. "Allah için namaza, meyyit için duaya!" Diyecek hoca.
Kalabalık bir topluluk tarafından, yalnızlık ve haşyet içerisinde, toprağın altına bırakıp gelecekler....
İşte bu bizim hikayemiz....Hepsi bu...ÖLECEKSİN EY İNSAN!