Beş aya yakındır her gün Gazze’den yüzlerle şehitler Rahmanın katına yükselmeye devam ediyor. Evet, Şubat ayı şehadet ayı olarak biline gelmiştir haklı olarak. Aslında Allah’a (cc) verdikleri söze sadık mü’minler yılın her ayı ve her gününde elbette şehit olmaya devam etmektedirler. Ancak tarihe mal olmuş birçok önemli şehidin şubat ayı içinde şehit olmaları, şehadet ayına “şehitler ayı” diye haklı bir unvan kazandırmıştır.

Kırk yılı aşkındır bize dost görünen batılıların vekâlet ordularıyla savaşımız var. Yıl boyu şehitler kervanına katılan Mehmetçikler de var ama şebat ayı daha çok öne çıkmaktadır. Ciğerparelerimiz evlatlarımızın şehadetleri elbette ağır bir olay. Ancak bilelim ki şehitler, kayıp değil kazançtırlar. Bir şehidin kanı, binlerce yiğide can olur, heyecan olur, enerji ve sinerji olur. Evet, her ay da şehadet güzel ama şubatta bir başka güzeldir.

Bizzat İhvan-ı Müslimîn’in kurucusu imam Hasan el Benna, genç yaşta şehit edildiği gibi, sonrasında bu şehitler kervanına nice binler, on binler, yüz binler katıldılar… Özellikle Tahrir ve Rabia meydanından sonra bu daha da belirginleşti. Bu yiğit, fedakâr ve cefakâr Müslümanlar ve ümmetin nice kahraman evlatları, bir asra yakındır İslam’ın zafer çarkına, şehit kanı, gözyaşı ve alın teri taşımaktadırlar. İşte Gazze, Suriye, Irak, Yemen, Filistin, Afrika, vs. İslam diyarında olanlar… Zaman zaman Avrupa ülkeleri ve ABD de şehit olanlar… Ve daha niceleri… Bu emektarlar, ahirette alacakları büyük mükâfatın yanında, bu dünyada da bir zafer mükâfatı hak etmektedirler.

Ama özellikle aksa Tufanı ve sonrasında Gazze’nin, Filistin’in yiğit evlatlarının yazdığı destanlar, yıllarca anılmaya devam edecektir. Daha nice yıllar, şühedanın ışıltısı, sadece Filistin’i ve İslam âlemini değil, tüm âlemi aydınlatmaya devam edecektir. Çünkü bu kahramanlar, sadece İslam âlemi değil, tüm insanlığa cihad ve şehadetin öğretmenliğini yapıyorlar. Şehadetin tarihini kanlarıyla yazıyorlar. Şehit kanları şimdiden semeresini vermeye başlamış ve devam ediyor. Tüm dünya ülkelerinde binlerce insan şühedanın bereketiyle hidayete eriyor. Ümmetin Evlatlarından niceleri üzerlerinden ölü toprağını atıp diriliyor ve direnişe geçiyor.

Aksa Tufanı bir yol ayrımı bir kırılma noktasıdır. 7 Ekim sonrası hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bu bir yol ayrımıdır bu bir kırılma noktasıdır bu her birimizin omzuna sorumluluk yükleyen bir süreçtir. Filistin’in, Kudüs’ün, Mescidi Aksanın, milyonlarca dul, yetim ve kimsesiz mazlumların sorumluluğu omuzlarımızda… Tarihin omuzlarımıza yüklediği bu sorumluluktan kaçmak mümkün olmadığına göre, yükü gönüllü biçimde omuzlamaktan başka çare görünmüyor. Sorumluluğumuzun gereğini yapmak konusunda Allah (cc) yar ve yardımız olsun.

“Hayber Hayber ya yahud! Ceyşu Muhammed sevfe ya’ud” ey Siyonistler! “Sizin hayatı sevdiğiniz kadar ölümü seven Muhammedi yiğitlerden korkun” Döktüğünüz bunca kanlardan dolayı korkun, mazlumların bunca gözyaşı ve feryatlarından dolayı korkun, işgal ettiğiniz ve kirlettiğiniz mukaddes diyarlardan dolayı korkun.

“Mü’minlerden öyle yiğitler vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” (Ahzab. 33/23)

“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” (Nisa 4/75)

"Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmeyi arzu etmez. Sadece şehit, gördüğü aşırı itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister." (Buhârî, Cihâd 21; Müslim, İmâre 109. Riyazus salihin H. No= 1314)

"Kim Allah'a gerçekten inanarak ve va'dine gönülden bağlanarak O'nun yolunda cihad etmek için at beslerse, o atın yediği, içtiği, gübresi ve bevli kıyamet gününde o kimsenin sevapları arasında olacaktır." (Buhârî, Cihâd 45. Riyazus salihin H. No=1333) Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...