Dün Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile bir istişare toplantısı gerçekleştirdi.

Birçok sivil toplum kuruluşunun temsilcisi ve AK Parti’nin belediye başkanları ile milletvekillerinin katıldığı toplantıda şehrin imarı ve neslin ihyası üzerine konuşuldu.

Toplantıda Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in geçen 10 yılda Gaziantep’e yaptığı hizmetler ve eserleri anlatmanın yanında, önümüzdeki 5 yılda neler yapacağını ve neler yapması gerektiği üzerinde fikir alışverişi yapıldı.

Toplantıda yöneticilerin ve STK temsilcilerin üzerinde mutabık kaldığı mesele, Bilge Mimar Turgut Cansever’in "Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz; ihmal ettiğiniz nesil, imar ettiğiniz şehri tahrip eder." oldu.

Elbette şehrin siluetinden tutun, inanç, kültür, iktisadi hayat, sosyal hayat ve estetiği de dahil imarı, inşası ulaşımı Fatma Şahin’e aittir. Mehmet Tahmazoğlu’na, Rıdvan Fadıloğlu’na aittir.

Bu arada imar kelimesinin, umran, imaret, hamarat, mamur, mimar, tamir ve hatta ömür ve hatta umre kelimesi ile aynı kökten geldiği, Umre’ye, kalbi imar etme, yıpranan yönlerini tamir etme seferi olduğundan dolayı Umre denildiği de hatırlatalım.

Burada şehrin mimarisi meselesine girmek istemiyorum. Elbette şehrin mimarı yapısının toplum üzerindeki etkisi yabana atılacak bir durum değildir. İslam sanatından ve mimarisinden yoksun ve uzak yapıların bizi seküler bir hayatı yaşamaya mecbur bıraktığı apaçık ortadadır. Bugün gelinen noktada bu gayri İslami ve hatta gayri insan yapıların önüne değil Fatma Şahin, her konuşmasında bu yapılara karşı olduğunu ifade eden Recep Tayyip Erdoğan dahi geçememektedir.

Dedim ya konumuz bu değil. Konumuz şehrin yöneticilerinin imar ile STK’larının ise ihya ile mükellefiyeti meselesi.

Şehrin imarı başta şehrin valisi, şehrin büyükşehir belediye başkanı, ilçe belediye başkanlarına ve şehrin diğer yetkililerine yöneticilerine, şehrin ihyası ise şehrin alimlerine, aydınlarına, hocalarına ve İslami STK’larına aittir.

O halde buyurun bu şehirde mükellefiyet ve mesuliyetlerini hakkıyla yerine getirenler bir adım öne çıksın!

Bu arada ihya kelimesi ise arapça “hayy” can vermek, canlı tutmak, hayat vermek, diriltmek, yeniden hayata kavuşturmak, canlandırmak, şenlendirmek, uyandırmak kökünden gelir.

Şimdi herkes şapkasını önüne koyup, bu şehrin en önemli ve öncelikli sorunun hangisi olduğu ve bu sorunlarla ilgili gösterdiği çaba, gayret ve yaptıklarını ortaya döksün!