Hazır bu kadar kafir, hain, işbirlikçi bir araya gelmişken biz de artık konuşalım konuşulması gerekenleri.

Kafir dediğimizde birilerinin zoruna gidebilir ama sorun değil.

Bu teknik bir konu.

Allah’la, Allah’ın diniyle, Allah’a bağlılığı hayatının varlık nedeni görenlerle derdi olan kişiler teknik olarak bu kapsama giriyorlar.

Her haltı yiyip sonra “Biz de Müslümanız” ayakları da yine teknik olarak boş ayaklar.

“Hainlik” meselesini de; kendisinden olmayan, karşı tarafta duran herkesin “hain” olarak tanımlanması anlamında değil tabi ki.

Tüm batının bir araya gelerek on yıllardır tapındıkları güya demokrasi ve insan haklarını ayaklar altına alarak Müslümanlara karşı ortaya koydukları tavır ortadayken onların kucağında tatlı fino görünümünde selfie çeken yerli görünümlü “hain”lerden bahsediyorum.

Bunlarla iş tutan, “Erdoğan devrilsin de ne olursa olsun, kim gelirse gelsin” tavrını hiç sansürlemeden ortaya koyan, kendi halkına hakareti entelektüellik olarak gören işbirlikçilerden bahsediyorum.

İşte hazır bu kadar patates bir araya gelmişken bize de bu işbirliğini görmek düşüyor.

Yazılarımı takip edeneler biliyorlar ki hep bir netleşmeye doğru gittiğimizi somut örneklerle açıklamaya çalışıyorum uzun zamandır.

Tarih daha ciddi netleşmeleri yoğun bir şekilde göstermeye devam edecek gibi duruyor.

Bu netleşme acıları da sıkıntıları da maalesef içerisinde barındırıyor ancak en nihayetinde bizim lehimizde olacak inşallah.

Çünkü biz Müslümanız.

Çünkü biz kimseyi sömürmedik ve sömürmeyiz de.

Çünkü biz bazı şeyleri sineye çekeriz ama bazı şeyleri de çekmeyiz.

Acı çekeriz ama kimseyi sırtımıza bindirmeyiz.

Artistik, orijinal fotoğraflarımız, köşe yazılarımız, galalarımız, ödüllerimiz olsun olmasın önemli değil.

Mesele Allah’ın dini olunca, mesele memleket olunca, mesele kardeşlik olunca çok kızarız.

Öyle böyle değil iyi kızarız.

Bu kızmamızdan çok korkuyorlar.

15 Temmuz’da iyi korktular.

Gaza geldik de yaptık zannediyorlar salak herifler.

Bizim kodlarımızda olduğunu, zamanı gelince hep yaptığımızı yapabildiğimizi de iyi biliyorlar.

Artık bu kavganın “Evet” “Hayır” meselesi olmadığını herkes biliyor.

Bu kavga büyük bir kavganın antrenmanı aslında.

Bizim kolay kolay kavgayla işimiz olmaz.

Ama bu kadar namussuz bir araya gelip üstümüze üstümüze gelirlerse yapacak bir şey yok.

Biz de savunmamızı ortaya koyarız.

Kavgaysa kavga.

Batı, teknolojisine, entrikalarına, kravatlı, hormonlu hıyar görünümlü bürokratlarına güvenerek bize laga luga yapıyor.

Bizim iç işlerimizle ilgili bir referandum sürecinde tam olarak müdahil olduğunu fiili olarak ortaya koyuyor.

O zaman “Küfür tek millet”se mevzu anlaşılmıştır.

Mesaj alınmıştır.

Biz iç işlerimize karıştırtmayız.

İşbirlikçilere, hainlere, kafirlere pabuç bırakmayız.

Referandumun içeriğinin bu saatten sonra çok önemi yok.

Türkiye’nin güçlü bir iç yapısının olmasının batıyı ve batı kafalıları ne kadar rahatsız ettiğini herkes çok net bir şekilde görüyor.

Bu bölgede “Cıncıklı gülle oyamıyoruz” diye bir deyim kullanılır.

Yani mesele ciddi.

Biz de diyoruz o zaman “Cıncıklı gülle oynamıyoruz, haberiniz ola.”