Mevlidi Nebi (sav) vesilesiyle bu gün, sünnetin önemine dikkat çekelim. Özellikle son yıllarda ilim ve takvada muhaddis imamların ve fakihlerin tırnağı dahi olamayacak kimi kişi ve çevrelerin sünnet hakkında sinsice zihin bulandırma operasyonlarında bulunduklarını ibret ve endişeyle izliyoruz. Bu hile ve planlara asırlarca zaman, milyar dolarlarca servet yatıran gerçek mülhidler sonuç alamadılar. Çakma olanlar hiç alamazlar.

İnsanlık var olalı gelmiş geçmiş tüm zamanlarda, sözün sultanı tartışmasız Resulullah (sav) tır. Sözün sultanı konuştuğunda başkalarına susup dinlemek düşer. Gönüller minberinin biricik hatibi, beyan mihrabının eşsiz imamı odur.

Bilindiği üzere, Kur'an ve sünnet konusunda zihin bulandırma girişimleri yeni değildir. İslam’ın güneş gibi hakikatlerine karşı söyleyecek sözü kalmayanlar, kendilerince buldukları kimi boşluklardan! İslam’ın kaynaklarını karalamaya yöneldiler. Zira İslam’ın temellerini sarsabilseler, ümmeti de sarsabilirlerdi…

Sahabeler’e saldırıların asıl hedefi budur. Zira Kur'an’ı da Sünneti de bize salimen aktaran onlardır. Sünnete saldırıyı öne almalarıysa, direk Kur'an’a saldırıyı yapamadıklarındandır. Çünkü suçüstü olurlar. Foyaları deşifre olur. Daha önce müsteşrik ve misyoner gibi dışarıdan olan mülhidler yapıyorlardı. Ancak netice alamadılar, çünkü düşmanlıları zahir ve malumdu. Bu sebepledir ki onlar için içeriden zayıf karakterli kimi âlim görünüşlü kimseleri devşirmek daha önemlidir. Şimdilerde bizim mahalleden buldukları belamları daha çok kullanmaktadırlar. Unvanları Doç. Prof. İslamcı yazar vs. dir, ama yok birbirlerinden farkları. Hedefleri kafalarda soru işaretleri oluşturmak, yapabildikleri kadar zihinleri bulandırmaktır.

İslam’ın iki temel esası vardır; Kur'an ve sünnettir. Evet, İslam’ın temel taşlarından birisi Resulullah (sav) ın sünnetidir. Tek ayaklı bir insan koltuk değneğiyle topallayarak ta olsa yürüyebilir ama sünnet olmadan İslam’ın sağlıklı anlaşılıp yaşanması mümkün değildir.
Sünnet olmadan:

  • Namazın şart ve erkânını; rükûunu, sücudunu, kıyamını, teşehhüdünü kısacası namazın nasıl eda edildiğini nerden bilecektik.
  • Orucun mahiyetini ve örneğin; ayette geçen siyah iplikten beyaz ipliğin ayrılmasından maksadın; günün beyazlığı ve gecenin karanlığı olduğunu, nasıl bilecektik.
  • Zekât hangi mallardan, ne kadar ve ne zamanlarda verilir? Bunu kimden öğrenecektik.
  • Hac ömürde bir mi, yılda bir mi ve nasıl eda edilir. Şartı, erkanı, vacipleri, sünnetleri, yasakları nelerdir?
  • Veya hırsızın hangi eli, nereden, hangi tür hırsızlıklarda ve ne kadar mal çalmada kesilir?
  • Zinanın cezası nedir, hangi şartlarda, nasıl bir değnekle, nerelere ve nasıl uygulanır?
  • Kısaca Kur'an-ı Kerim’in; Mutlakını mukayyed, mücmelini tafsil etme, müşkilini izah, umumunu hususileştirme ve mübhemini beyan etme gibi, işlemler Sünneti saniyesiz nasıl olabilir?

Yani sünnet olmasa; yaşamakla mükellef olduğumuz emirleri yaşamak ve sakınmamız gereken yasaklardan sakınmak neredeyse imkânsız olur. Zira İslam bir kuşa dönmüş olur.

Sünnetin İslâm'daki Yeri

Sünnet; Kur'an'ın yaşanmış bir tefsiri, İslâm'ın ise amelî ve örnek bir tatbikidir. Öyle ki Nebi, tefsir olunmuş bir Kur'an ve yaşayan bir İslam idi. Nitekim müminlerin annesi Aişe (ra) annemiz; fıkhı, hadisi ve tefsiri Resulullah (sav) ile yaşamasıyla öğrenmiş ve anlamıştır. Bu sebepledir ki Resûlullah'ın ahlâkı konusunda soru sorulduğunda net ve beliğ bir ifade ile "O'nun ahlâkı Kur'an'dı" diye cevap vermiştir. Öyleyse kim ki, tüm özellikleri, detaylarıyla, rükünleriyle ve şartlarıyla İslâm'ın pratiğini öğrenmek isterse, onu tafsil edilmiş ve yaşanmış olarak, kavlî, amelî ve takriri sünnetten öğrenmelidir.

Bu konuda bazı ayet ve hadisler:

"Peygamber'e itaat eden Allah'a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse bilsin ki, Biz seni onlara bekçi göndermedik." (Nisa: 4/80)

"Peygamber'in emrine aykırı hareket edenler, başlarına bir belânın gelmesinden veya can yakıcı bir azaba uğramaktan sakınsınlar." (Nur: 24/63)

"Sana da insanlara gönderileni açıklayasın diye zikri indirdik, belki düşünürler." (Nahl: 16/44)

"Allah ve Resulü, bir şey hakkında hüküm verdiği zaman herhangi bir mümin erkeğin veya kadının, kendi işlerinde başka hükmü seçme hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resul’üne isyan ederse, şüphesiz ki o açıkça sapmıştır" (Ahzab, 36)

"Peygamber size ne verdiyse onu alın. Size neyi de yasakladıysa ondan da kaçının. Allah'tan korkun. Şüphesiz ki, Allah azabı pek şiddetli olandır." (Haşr, 7)
"Rabbine yemin olsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem, seçip sonra da verdiğin hükme içlerinde bir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olamazlar." (Nisa, 65)
"Sizlere iki şey bıraktım. Bu ikisine sarıldığınız müddetçe asla sapmazsınız. Bunlar Allah'ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir." (Muvatta, Kader bab: 3) Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...