Komplo teorileri, hayatımızın birer parçası oldu. Öyle ki, komplo teorileriyle yatıp kalkar olduk. Tabi tüm bu komplolara ne kadar teori denir, bu da ayrıca tartışılması gereken bir konudur. Duruma göre beş, on, yirmi, hatta kırk, elli yıl önceki komplo teorileri veya bilim kurgu filmleri, bu gün gerçek oluyorsa, bunların çok ince hesaplarla kurgulanmış planlar olma ihtimali daha yüksek olmaz mı?

Bilindiği üzere corona virüs, daha çok yaşlıların ölümüne sebebiyet veriyor. Çünkü onu üretenlerin asıl hedeflerinde yaşlılar vardı. Neden mi? Çünkü son bir asırdır kendilerini yeryüzünün haşa ilahı (!) zanneden küresel derin zalimler, yedi buçuk milyar nüfusu dünyanın başına yük olarak görüyorlar. Bu sebeple de nüfusu tırpanlamak, her şekilde azaltmak çabasındadırlar.

Savaşlar çıkararak milyon milyon insan öldürmelerinin bir sebebi budur. Aşılarla, değişik ilaçlarla, pedlere yedirdikleri özel enzimlerle, cola vb. ilaçlara kattıkları katkı maddeleriyle ve daha nice yöntemlerle milyonlarca insanları kısırlaştırmaları, bunun içindi. Daha yetmedi, akıl almaz yöntemlerle insanları ikna ettikleri nüfus planlamasıyla nüfus kıyımı yapmaları da bundandır.

Sadece buda değil, bir zamanları insanları özendirdikleri sezeryanla doğum yöntemi bile, gizli bir nüfus planlamasıdır. Çünkü ameliyatla doğum, ister istemez doğum oranını düşürmektedir. Daha önce üçten fazla ameliyatla doğum, hayati tehlikedir diyorlardı. Şimdi bunu dörde çıkarmış gibiler ki, bu bile şüphelidir. Belki de bir kadın eskiden olduğu gibi, ameliyatla sekiz on doğum da yapsa, hiçbir tehlikesi yok. Ancak dünyanın efendileri (!) böyle istiyorlar.

Tüm bunlar yetmedi, kadını evden çıkarıp çalışmaya ikna etmek için ellerinden geleni yaptılar. Bunun için gizli aşikâr, tüm yöntemlerini cepheye sürdüler. “Kadına özgürlük” dediler, “aile bütçesine katkı” dediler, “ayaklarının üzerinde duran kadın (!)” dediler ve daha neler dediler. Bir şekilde kadının anne olmasını engellediler. Bu da doğal bir nüfus planlamasıydı. Hatta belki de en etkin nüfusu törpüleme yöntemi, kadının çalışmasıdır. Zira çalışan kadın, çocuğa bakamazdı. Bu sebeple de sadece annelik duygusunu tatmak için 1 ya da 2 çocuk yapabilirdi.

Çünkü kadın, fiziki yapısı itibariyle zarif olduğu kadar, zayıftı da. Dünya efendilerine köleliğin hakkını verebilmeleri için, doğumla falan meşgul olmaması gerekti. Çünkü her bir doğum; hamilelik ve emzirme dönemiyle beraber üç yıllık kayıp demekti. Böylece beş doğum, ortalama 15-20 yıl, kayba sebep olurdu. 10 doğum, bunun ikiye katlanması demekti. Bu da kadının hem zarif fiziğinden cinsel olarak faydalanmayı zorlaştırır, hem de kadının iş gücünü, yani kölelik manevralarını zayıflatırdı.

Buna bir de İstanbul sözleşmesi, hazlara tapınma vb. sebeplerle aileyi yıkıp dağıtmayı da eklediğiniz zaman, tüm dünyada top yekûn bir nüfus kıyımı demektir. Tüm bu girişimler, İslam âleminde fidan çağında olsa da batıda çoktan zirveye ulaşmış durumdadır. Bu da batıda nüfusun ciddi manada yaşlanmasını sağlamıştır. Tabi yaşlı nüfus, batılılar için çok ağır bir kambur oluşturuyor.

Bakınız, 2017 verilerine göre, Avrupa Birliği’nde yaşlı nüfusun bağımlılık oranı tarihi rekor düzeye yükseldi ve yaşlı nüfus bağımlılık oranı 2017’de yüzde 29.9 oldu. Başka bir deyişle, yirmi yıl önce AB nüfusunda yaklaşık \"beş çalışma yaşında\" kişi \"65 yaş üstü bir kişi\"ye karşılık gelirken, on yıl önce bu oran \"dörde bir\"e, bugün ise \"üçe bir\"e yükseldi.

Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından açıklanan verilere göre bugün Avrupa Birliği nüfusunun yüzde 19.4’ü 65 yaş ve üzerinde. Bu da yaklaşık 100 milyon AB vatandaşının 65 yaş ve üzerinde olduğu anlamına geliyor. Son üç yıl için de buna en az 3 puan eklendiğini düşünürsek. Avrupa nüfusunun % 33 ü 65 yaş üstü yaşlılardan oluşuyor demektir.

İşte tüm bu vb. sebepler, batıda ciddi ekonomik bir yük oluşturmaktaydı. Dolayısıyla yaşlı nüfusun tırpanlanması, ya da budanması gerekiyordu. İşte en mükemmel budama aracı, “Corona virüs” veya benzeri biyolojik silahlardır. İslam âlemine “konvansiyonel, kimyasal silahlar” seyreltilmiş uranyum gibi nükleer silahlar. Çünkü küresel derin zalimlere göre, Müslümanların; genç, ihtiyar hepsi fazlalıktır ve ne kadar tırpanlanırsa kardır.

Batı da genç nüfus neredeyse yok olmuş. Var olanlar ise alkol, uyuşturucu, sınırsız ahlaksızlık vb. bataklıklara çekilerek işlevsiz duruma gelmiştir. Buna bir de küresel krizler vs. sebebiyle batılı ülkelerin sos veren ekonomilerini ekleyin… Dolayısıyla yaşlı nüfusun hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması gerekiyordu.

Corona virüsü ABD mi Çin mi çıkardı diye tartışılıyor ama AB ustaca gözden kaçırılıyor. Bana sorarsanız tüm batılılar bu günaha ortaktır. Bunu tüm küresel derin zalimlerin hepsi birden planladırlar. Çünkü yaşlı nüfus hepsinin ortak sorunuydu. Geciktirmeye de vakitleri yoktu. Dolayısıyla bu virüs, tam da onların planlarına göre planlanıp üretildi. Bu yaşlıları tırpanlamaya, budamaya yeterli olur mu? Ona daha sonra bakacaklar. Aslında daha imha edilmesi gereken beş milyar civarında nüfus var. Ama onların envanterlerinde de bir o kadar bol imha edecek kimyasal, biyolojik vs. silahlar vardır. Yani diyeceğim o ki, gelecekte yeni virüslere ve nüfus kıyımı için hazırlanmış tırpanlara hazır olalım. Subhaneke... Bihamdike... Esteğfiruke...