Allah’ın selamıyla siz değerli Okuyucılarımızı selamlıyorum
Daha önce ifade ettiğimiz üzere;Bizler Allah’a iman ederek hayatımızın hiçbir alanında kendi kafamıza, istek ve arzularımıza göre hareket etmeyeceğimizi kabul etmiş oluyoruz.Ve Rabbimizin bizim için koyduğu kanun ve kurallar çerçevesinde hareket edeceğimizin sözünü vermiş oluyoruz. Ticaret Bereket demektir
Peygamber Efendimizin ifadesi ile rızkın 10’da 9’u ticarettedir. Ticari faaliyetlerin sonunda elde edilen kazancı değerli kılan çokluğu değil, bereketidir.Bereket maddi anlamda nimetin sürekliliği; manevi anlamda da mutluluktur. Bereketi veren sadece Allah’tır Buna göre bir şeyin kalitesi çokluğundan daha değerli olduğundan helal/meşru yoldan kazanılan az bir para haram/gayri meşru yoldan kazanılan çok paradan daha değerlidir.
Toplumsal hayatta islam’ın öne çıkardığı iki önemli ilke vardır. Bunlardan birincisi kul hakkı duyarlılığı, ikincisi de helal kazanç bilincidir. Bu iki kavram, iş hayatında kalite ve verimliliğin, ticari sahada da helal kazancın sağladığı kalp huzurunun teminatını oluşturmaktadır.Allah Teâlâ helal rızıkta bereket, haram rızıkta ise tabiri caizse felaket koymuştur.
Dolayısıyla Herşeyden önce Helal bir şekilde kazanmaya dikkat edeceğiz. Yani gelsin de nerden gelirse gelsin Ahlakı Müslüman tüccarın ahlakı değildir .Çünkü kazancın helal ve haram oluşu duaların ve ibadetlerin kabulünden aile huzuruna varıncaya kadar hayatı bütün alanlarını etkiler.
Hayatın kendisi aslında bir ticarettir .Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Peygamber de hadislerinde hayatı ticaret üzerinden anlamlandırır. Buna göre ticaretin en kârlısı, cennet karşılığında canı ve malı Allah’a satmaktır. En kârlı alış-veriş budur Bu kârlı tâcirin adı, mü’mindir. Ticarette zarar edenler ise iman karşılığında küfrü, hidayet karşılığında dalâleti/sapıklığı, cennet karşılığında cehennemi satın alanlardır ,Bu tâcirin adı da kâfirdir. Ticareti kâr getirmemiştir. Buna göre her insan akşam evine “ya nefsini satmış ya da nefsine satılmış” olarak döner (Müslim, Tahâret, 1). Nefsini Allah’a satan, haramları bırakıp helalleri; nefsine satılan ise helaller varken haramları alan, dolayısıyla ticareti zarar eden Günahkardır.
Bütün bunlar değerlendirildiğinde mü’min akşam evine girerken kendisine: “Nefsimi sattım mı? Nefsime satıldım mı?” diye soracak, aldığı cevabın muhasebesini yaparak nefsini satmışsa hamd edecek, nefsine satılmışsa tövbe edecek, kul hakkına girmiş ise sahibinden helallik almanın yollarını arayacaktır. Gerçek ticaret işte budur.
Bahtiyar tüccar olabilmenin Ana ilkelerinden biri de Dürüstlüktür
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi Hz. Peygamber (s.a.v.) dürüst, güvenilir (emîn) Müslüman tâcirlerin ahiret yurdunda peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle birlikte bulunacaklarını ifade eder .Bu hadis dürüstlüğün değerine işaret ediyor.
Müslümanların ticaretlerinde birbirlerini kesinlikle kandırmaması gerekiyor “Her şeyden önce sattığımızı sağlam satacağız. Yani müşteri ona ne sattığımızı, malın hilesi, yırtığı, patlağı ve bozuğu var mı mutlaka bilmesi lazım. Aksi takdirde bu haramdır.
Oysa Peygamber Efendimiz ‘Müslüman, Müslümanın kardeşidir’ buyuruyor. Ona zulüm etmez ve zor durumda bırakmaz. Bir insanı kalkıp ticari olarak zor durumda bırakıp bozuk olan malınızı değerinin çok üstünde satarsanız Müslümana zulüm etmiş olursunuz. Dolayısıyla bu kardeşlik hukukuna da aykırıdır.”
Ve Allah Resülü “bizi aldatan bizden değildir “ diye Buyurmaktadır