Gazze’de yaşananlar çoğumuzun sinir uçlarını tahrip etti. Havsalamızın almadığı bir kayıtsızlıkla bütün dünyanın Müslüman katliamını seyretmesi duygularımızı alt üst ediyor.

Bütün bunların yanında, kendilerinden farklı şeyler umduğumuz başta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere birçok şahıs, kurum ya da devlet bizi kendi zaviyemizden bakıldığında hayal kırıklığına uğrattılar.

Şahsen yaşananların beklentilerim doğrultusunda olduğunu üzüntümle beraber belirtmek durumundayım. Olanlardan başka bir adım ya da tepki beklemiyordum. Bu sebeple şaşırmadım ve herhangi bir hayal kırıklığım da yok.

Özellikle Erdoğan’ın şahsında bugünkü beklentilerin yükselmesine sebep olan geçmiş söz ve eylemlerini hepimiz takdir ve destekle karşılamıştık. Bugün gelinen noktada Suriye’de attığı adımların benzerlerini neden Gazze’de atmıyor sorusunun cevabı ayrı bir yazı hatta kitap konusu olabilir. Bunun dış sebeplerinin yanında iç sebepleri ve kendi kişisel kırgınlıkları da olabilir. Bunlar mazeret olur mu? Yarın kıyamet gününde Erdoğan’ı hesaptan kurtarır mı göreceğiz.

Siyasi liderler farklı zamanlarda farklı duruşlarla beklenmedik kararlar alabilir, duruşlar sergileyebilir. İşin bu yönü yani işi liderlere yıkıp onlara çağrılar yapmaktan başka bir şey yapmamak gibi bir durum kabul edilebilir değildir. Hepimiz gibi onların da kendilerine göre vicdanlarını ferahlatan sebepleri vardır herhalde.

İşte tam da bu noktada ortaya çıkan ve kendini Filistin’in özgürlüğü için ateşe vererek canlı yayında yakan Amerikan askerinden bir kahraman çıkarmak hepimize çok kolay geldi. İşi ileri boyutlara götürerek kendisini cennete kabul edenlerin yanında, Müslümanların bu gibi bir onura sahip olmadığını söyleyenler çıktı. Oldukça dengeli bazı kardeşlerimiz bu konuda yukarıda bahsettiğim duygusal çıkmazın bir patlaması olarak Amerikan askerine sarıldılar ve Müslümanlara hakarete varan şeyler yazdılar.

Kendilerinin de içinde olduğu bir topluma böyle tuhaf yaklaşımın sağlıklı olmadığı bahsi ayrı bir ruhi alan olduğundan irdelemesi haddimi aşıyor. Ancak muhatap kitlenin içinde bulunduğum için kendimi savunmaktan ziyade, aramızdan böyle bir savrulma yaşayanların bulunması üzüntümü artırdı.

Gazzeliler ya da Filistinliler uzun yılların getirdiği bir işgal yorgunluğu ve kırgınlığı ile kendileri ve davaları adına atılan her adımı, her sözü ve verilen her canı büyük bir iştiyakla bağırlarına basıyorlar. Bunu anlamak herhalde zor değildir. Bu insanlar sırf bir dizide ve filmde İsrailli vurdu diye dizi karakteri olan Polat Alemdar’a karşı özel bir muhabbet duyacak kadar umuda ihtiyaç duyuyorlar.

Bizim gibi kendi rahatını bozmadan her şeyi birilerinin yapması için naralar atmaktan başka bir ameli olmayanlara ne oluyor? Film ya da dizi çekmiyoruz. Gerçek hayatta ve gerçek şartlarda yaşıyoruz. Hayali kahramanlarımız yok! Umut bağladığımız lider ya da kurumlar aciz ve çaresiz kaldı.

İşin bir diğer boyutu farkında olarak ya da olmayarak intiharı güzellemeye varan şeyler söylüyoruz. Filistin’e destek için kendini yakan Amerikan askerini alkışlarken lütfen intiharı güzellemeyi bırakalım, adam neticede ebedi cehennemlik oluyor. Farkında olmadan onun üzerinden Müslümanları eleştirirken bu yolun yol olmadığını da unutmamak gerekiyor. Yarın bir Müslüman kendini yaksa onu da alkışlayacak mısınız? Bu mudur Gazze’ye destek olmanın yolu?

Kusura bakmayın ama durum şöyle:

Kendini yakmak tasvip ve takdir edilecek bir şey değildir.

Kendini yakanı övmek doğru değildir, caiz değildir.

Kendini yakanı övmeyen Müslümanlara sövmek asla caiz değildir.

Kendini yakan ve imanına en ufak bir delil olmayan birini cennetlik zannetmek İslami bir bakış değildir.

Kendini yakan Amerikalı askerle birlikte adı anılan bir diğer Amerikalı Rachel Corrie intihar etmemişti. Kendisi Filistinli bir ailenin evini yıkmak için gelen buldozere engel olmaya çalışırken -beklenmedik şekilde- ezilerek katledilmişti. Direnişle intihar aynı şey değil.

Bir şeyi netleştirelim:

Herhangi bir gavurun bir Müslümandan daha onurlu olduğunu düşünüyorsanız ya o Müslümanı münafık sayıyorsunuz ya da siz iman nedir küfür nedir anlamamışsınız demektir. Bir insan Müslümanım dediği andan itibaren bizim kardeşimiz olur ve onun hakkında hüsnü zan beslemek ve iman sahibi olduğunu kabul etmekten başka yolumuz olamaz. Ta ki aksi bir delil ortaya çıkmadıkça.

Geldiğimiz noktada hepimizin maddi ve manevi tüm imkanlarımızı Gazze için seferber etmemiz ve her yolla onlara destek olmaya çalışmamız tartışmasız bir vecibedir. Hiçbir yorum ya da fikir ayrılığı bu vebali üstümüzden almaz. Kalben düşmana buğz etmemiz ise imanın gereğidir.

Hepimiz elimizin erdiği ve gücümüzün yettiği yere kadar ama gerçekten kendimizi kandırmadan imkanlarımızın sonuna kadar mazlum Müslümanlara yardım ve destek için gayret etmek zorundayız.

İdarecilerin ya da zenginlerin yapmadıklarını söylemek bizi kurtarmayacaktır. Ya da birilerini teşvik edip yerinde oturmak bizi hedefe ulaştırmayacaktır. Gerçekten samimi olarak ne yapabileceğimize kafa yorarsak mutlaka Allah(cc) bize bir yol gösterecektir.

Gazze direnişinin gerçek kahramanları orada canlarını ve tüm varlıklarını hiçe sayarak savaşan yiğitlerdir. Allah(cc) onlardan razı olsun ve amellerini kabul eylesin. Bize de böylesi salih ameller nasip etsin.