Bilim dünyasının parlayan yıldızlarından Canan Dağdeviren, Türkiye’yi uluslararası alanda gururla temsil eden ve geliştirdiği projelerle adını tarihe yazdıran bir isim. Özellikle uzaya gönderilen giyilebilir ultrason cihazıyla bir kez daha gündeme gelen Canan Dağdeviren’in hayatı, mesleği ve başarı öyküsü merak konusu oldu.
CANAN DAĞDEVİREN KİMDİR? İSTANBUL’DA BAŞLAYAN BÜYÜK BİR HİKÂYE
Canan Dağdeviren, 4 Mayıs 1985 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Aslen Sivaslı olan ünlü bilim insanı, çocukluk ve gençlik yıllarını Kocaeli’de geçirdi. Henüz küçük yaşlarda bilime duyduğu merak ve mühendisliğe olan ilgisiyle çevresinin dikkatini çeken Dağdeviren, kariyer basamaklarını adım adım inşa etmeye başladı.
Lise eğitimini tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği bölümünü kazandı ve 2007 yılında başarıyla mezun oldu. Yalnızca Türkiye’de kalmakla yetinmeyen Canan Dağdeviren, yüksek lisansını Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği bölümünde yaparak bilim yolculuğunu ileri taşıdı.
BİR BURS HAYATINI DEĞİŞTİRDİ: AMERİKA’YA GİDİŞİ VE DOKTORA YILLARI
Canan Dağdeviren’in kariyerini uluslararası platforma taşıyan adım 2009 yılında Fulbright bursunu kazanmasıyla geldi. Bu burs sayesinde Amerika Birleşik Devletleri’ne giden Dağdeviren, University of Illinois at Urbana–Champaign’de doktora eğitimine başladı.
Doktora sürecinde fizik, kimya, biyomedikal ve elektronik mühendisliği gibi alanları birleştirerek esnek ve vücuda uyumlu elektronik cihazlar geliştirmeye odaklandı. Bu projeler, onun bilim dünyasında çığır açmasına ve kısa sürede dikkat çekmesine zemin hazırladı.
ŞU AN KAÇ YAŞINDA VE HANGİ ÇALIŞMALARI YÜRÜTÜYOR?
2025 yılı itibarıyla 40 yaşında olan Canan Dağdeviren, bilim dünyasında genç yaşına rağmen oldukça ses getiren başarılara imza atmış durumda. En çok bilinen projeleri arasında insan vücuduna tamamen uyum sağlayan ve vücut hareketlerinden enerji üreten esnek cihazlar yer alıyor. Bu cihazlar özellikle tıbbi uygulamalarda kalp pili gibi hayati öneme sahip cihazlara entegre edilebiliyor.
Canan Dağdeviren’in geliştirdiği bu esnek elektronik cihazlar, tıp dünyasında devrim olarak kabul ediliyor. Ayrıca giyilebilir sağlık teknolojileri, hastalıkların erken teşhisine imkan tanıyan sistemler ve insan sağlığına doğrudan katkı sunan teknolojik çözümler üretmeye devam ediyor.
CANAN DAĞDEVİREN’İN MESLEĞİ VE ŞU ANDAKİ GÖREVİ NEDİR?
Canan Dağdeviren, bugün Massachusetts Institute of Technology (MIT) Media Lab’de görev yapmaktadır. Sadece akademisyen değil, aynı zamanda kurucusu olduğu “Conformable Decoders” araştırma grubunun da yöneticisidir.
Bu ekip, insan vücuduna entegre olabilen, giyilebilir ve esnek tıbbi cihazlar geliştirmek amacıyla çalışmaktadır. Canan Dağdeviren’in amacı, teknolojiyi doğrudan insan vücuduyla buluşturmak ve hastalıkların teşhisinde yeni bir dönem başlatmaktır.
Ayrıca Canan Dağdeviren, Harvard Üniversitesi Genç Akademi Üyesi (Junior Fellow) olarak da tarihe geçmiştir. Bu unvana sahip olan ilk Türk bilim insanı olması, onun uluslararası başarılarının en büyük göstergelerinden biridir.
UZAYA GÖNDERİLEN GİYİLEBİLİR ULTRASON CİHAZI NEDİR?
Canan Dağdeviren, son dönemde geliştirdiği giyilebilir ultrason cihazıyla yeniden dünya gündemine oturdu. NASA tarafından gerçekleştirilen ve yalnızca kadınlardan oluşan bir astronot ekibiyle yapılan uzay görevine, Canan Dağdeviren’in geliştirdiği bu cihaz da gönderildi.
Bu cihaz sayesinde astronotlar, uzayda tıbbi kontrollerini giyilebilir teknoloji üzerinden kolayca yapabilecek. Bu proje, uzayda sağlık takibinin nasıl yapılacağına dair yepyeni bir kapı açtı. Canan Dağdeviren, cihazının uzaya gönderilmesini “Kadınların gerçekleştirdiği bir uzay görevinde yer almak, bilime verdiğim emeğin taçlanmasıdır.” sözleriyle anlattı.
CANAN DAĞDEVİREN NEDEN ULUSLARARASI ALANDA ÇOK TANINIYOR?
Canan Dağdeviren’in uluslararası alanda bu kadar tanınmasının en önemli sebebi, geliştirdiği teknolojilerin sağlık ve tıp dünyasında büyük bir ihtiyacı karşılamasıdır. Özellikle giyilebilir tıbbi cihazlar, dijital sağlık sistemlerinin geleceğini şekillendiriyor ve Canan Dağdeviren bu alandaki öncülerden biri olarak kabul ediliyor.
Ayrıca genç yaşta uluslararası prestijli ödüller kazanması, MIT ve Harvard gibi önemli kurumlarda görev alması ve projelerinin global ölçekte ses getirmesi, onu bilim dünyasında özel bir konuma yerleştiriyor.