Küçük Pierre’in çapulcu haçlı ordusundan sonra, asillerin kumandasında Haçlı Seferi’ne çıkan büyük ordular, 1096 sonbaharından itibaren birbiri ardınca İstanbul’a gelmeye başladılar. Bizans İmparatoru Aleksios Haçlıların şehre girmesine izin vermedi, sur dışında tutmaya çalıştı.

* Aleksios önceki yıllarda yaşadığı çapul, tecavüz ve talan gibi olaylardan, Haçlılara karşı nasıl bir politika uygulaması gerektiğine karar vermişti. Haçlıları İstanbul’da tutmayacak, süratle Anadolu’ya geçmelerini sağlayacaktı.

* Ayrıca, Batılı asillerin gerçek amaçlarının kendilerinde doğuda devlet kurmak olduğunu da anlamıştı. Bunun Bizans için yaratacağı tehlikeyi önlemeye çalışıyordu.

* Kendisi sefer boyunca Haçlıların yiyecek ve diğer ihtiyaçlarını temin edip yanlarına Bizans birlikleri vermeyi kabullendi. Buna mukabil Haçlı liderlerinden ve bütün şövalyelerden Batı adetlerine uygun şekilde kendisine vassallik yemini etmelerini istiyordu.

* Buna göre Haçlılar Türklerden geri alınacak eski devlet arazisini Bizans’a teslim edecekler ve imparatorluk sınırlarının ötesinde kuracakları Haçlı devletleri de kendisini yüksek hakim olarak tanıyacaklardı.

* 1096 yılının Aralık ayında İstanbul’a gelen Haçlı ordusu Aşağı Lorraine dükü Godfrey de Bouillon’un kumandasındaki Fransızlardan oluşuyordu. Godfrey’in yanında kardeşleri Boulogne kontu III. Eustache ile Baudouin ve tanınmış pek çok şövalye ile büyük bir ordu bulunmaktaydı.

* İmparator Aleksios Godfrey’den sadakat yemini almak istiyordu. Bu nedenle kendisini saraya davet etti. Ama Godfrey’in imparatora vassallık yemini vermeye niyeti yoktu; diğer Haçlı liderlerinin gelişini beklemek ve onlarla görüştükten sonra karara varmak istiyordu.

* Aleksios ise bütün Haçlı ordularının İstanbul önünde buluşmasını çok tehlikeli buluyor ve böyle bir durumu kesinlikle engellemeye çalışıyordu. Godfrey’i bir an önce yemin vermeye zorlamak için, onun birliklerine yaptığı yiyecek yardımını kesmek suretiyle işi çabuklaştırmayı denedi.

* Ama hata etmişti. Onun bu davranışına karşılık Godfrey’in kardeşi Baudouin derhal şehrin varoşlarını yağmalamaya başladı. Aleksios Haçlılara yeniden yiyecek vermek suretiyle onların saldırılarını durdurabildi ve arada Godfrey’i de karargahını Haliç’in karşı tarafı Pera’ya taşımaya ikna etti.

* Fakat Godfrey Pera’da da rahat durmadı, yerleşmiş oldukları evleri yağmalayıp yaktıktan sonra İstanbul’a saldırdı. Aleksios, Godfrey’e elçi göndererek vassallık yemini etmese de ordusunu Anadolu tarafına geçirmesini teklif etti. Fakat elçiler henüz konuşma fırsatı bile bulamadan saldırıya uğradılar.

* Aleksios’un artık sabrı kalmamıştı. Derhal imparatorluk kuvvetlerini Haçlıların üzerine sürdü. Kısa bir mücadeleden sonra Haçlılar geri püskürtüldüler. Bu yenilgi Godfrey’in inadını kırdı, vassallık yemini edip ordusunu Anadolu’ya geçirmeyi kabul etti.

* Haçlılar disiplin altına alındı. İmparator Godfrey ve kardeşini İstanbul’a geri getirerek yeni gelen Haçlı gruplarının reislerinin vassallık yemini töreninde göz şahidi olarak bulundurdu.

* İmparatorun kızı Anna Komnene’nin, eserinde bu yemin töreniyle ilgili olarak anlatılan bir hikaye, Bizans-Haçlı münasebetleri ve Fransız küstahlığı açısından dikkat çekicidir ve İstanbul sarayının ihtişamının Batı’nın kaba ve haşin şövalyelerini nasıl etkilediğini, Doğu’nun parlak yaşam tarzının hepsinin içinde uyandırdığı eziklik ve kıskançlık duygularının onları nasıl her şeyi kötü gözle görüp öfkeyle karışık bir saldırganlığa ittiğini belirtmektedir.

* “…Bütün şövalyeler teker teker yemin ettikten ve böylece tören tamamlandıktan sonra asillerden biri İmparatorun tahtına oturmak cüreti gösterdi. Aleksios Frankların küstahça davranışlarını eskiden beri bildiği için tek kelime söylemeden buna tahammül etti.

* Ama kont Baudouin adamın yanına gitti, elinden tutup onu kalkmaya zorladı ve şiddetle azarlayıp “Böyle bir şeyi asla yapmamalıydın, hele imparatorun sadık bendesi olacağına dair yemin ettikten sonra! * Adam Baudouin’e bir şey demedi ama Alaksios’a kötü kötü bakıp kendi dilinde “Şu adama bak! Böyle cesur kumandanlar ayakta dururken, tahtında tek başına oturuyor” diye homurdandı. * İmparator bu sözleri tercüme ettirdi, fakat o sırada adam bir şey demedi. Ancak herkes yanından ayrılırken bu küstah ve terbiyesiz adamı yanına çağırttı, ona kim olduğunu nereden geldiğini sordu.

* Adam “Ben Frank’ım ve asilim. Hiçbir düelloda yenilmedim” deyince, Aleksios ona “Bu güne kadar kendine rakip kimse bulamadınsa, şimdi bu fırsatı bol bol bulacaksın. Ancak sana bir nasihatim var: Türklerle uzun tecrübem oldu, onların metotlarını bilirim. Türklerle karşılaştığında ne ordunun önünde git, ne de arkada kal, ortadakilerin arasına sığın!” dedi…

* Tarihin bu penceresinde baktığımızda Fransızlarla bin yıllık bir geçmişimizin olduğunu görüyoruz ve anlıyoruz ki Frank’lar haydut, küstah ve kaba bir millet. Bunlar ancak sertlikten anlıyorlar. Fransa cumhurbaşkanı Macron’un küstahlığına karşılık Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın gösterdiği sıkı ve sert duruş tarihin iz düşümüdür.Bunlara böyle davranmak lazımmış… ------------------------------------------------------ Aleksios Komnenos: 1081-1118 döneminde Bizans imparatoru Komninos Hanedanının kurucusu I. İsaakios'un yeğenidir. Kendinden sonra (1081-1185) döneminde imparator olacak Komninos Hanedanı mensuplarından 5 Komninos imparatordan ilkidir.

* Anna Komnene: Bizans imparatoru I. Aleksios ile karısı İrini Dukena'nın kızıdır. Prenses, âlim, hekim, hastane yöneticisi ve tarihçidir. Babası Bizans imparatoru Aleksios’un başına gelenleri epik bir dille anlattığı Aleksiad eseri ile günümüze dek ulaşmayı başarmış ender eserlerdendir. * Godfrey de Bouillon: Fransız Ortaçağ şövalyesi olan Aşağı Lorraine Dükü ve Birinci Haçlı Seferi liderlerinden birisi. Kutsal Kabir Koruyucusu unvanı ile Kudüs Krallığı'nın kurucusu olup 1100 yılında Kudüs’te ölmüştür.